Ahzab Suresi'nin Okunuşu ve Anlamı Nasıldır?

Ahzab Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 33. suresidir ve 73 ayetten oluşmaktadır. Bu surede Hz. Muhammed'in (s.a.v.) familyası, eşleri ve sahabeleri üzerine hükümler bulunmaktadır.

Ahzab Suresi'nin Ayet ve Anlamları

1. "Ey Peygamber! Allah'ın sana verdiği nimetleri hatırla. Allah seni kurtardıktan sonra sana hicret edenleri de hatırla."

Bu ayette, Hz. Muhammed'e hatırlatılır ki, Allah'ın kendisine verdiği nimetler unutulmamalıdır ve Allah onu ve sahabelerini Mekke'den Medine'ye hicret ettirdiği için şükredilmelidir.

2. "Allah, sizin bağlı bulunduğunuz sözleşmeleri doğruyu ayırt edici bir vasıta kılmıştır. Allah hakkı ile işitip hakkı ile bilendir."

Bu ayette, Allah'ın insanlara verdiği sözleşmelerin doğruluğu ve adil olmaları gerektiği vurgulanır. Ayrıca Allah, bizim söylediklerimizi ve yaptıklarımızı işitir ve bilir.

3. "Müminler, Allah ve Resûlü ile irtibatlı olunca, onların arasında aracılık ettikleri herhangi bir şeyde ihtilafa düşmezler. Allah, hakkında hüküm verilmesi gereken her şeyi işitir ve her şeyi bilir."

Bu ayette, müminlerin Allah ve Hz. Muhammed arasındaki iletişimi ve emirleri izledikleri zaman, bir aracıya ihtiyacı kalmaz. Allah'ın hüküm vermesi gereken her şeyi işittiği ve bildiği vurgulanır.

4. "Ey inananlar! Peygamberinize karşı yediğiniz yalanların yarısını yere düşürmeniz mi daha iyidir? Fakat Allah, sizin farkında olmadıklarınızı deşifre eder."

Bu ayette, sahabelerin yanlış anlaşılma, düşmanlık veya yanlış bilgi nedeniyle Hz. Muhammed'e yalan söylediği vurgulanır. Bu yalanlar, Allah tarafından açığa çıkarılacaktır.

5. "Gizli konuşanlar, sizi incitip üzmesinler. Allah, yapılan her şeyi işitir ve bilir."

Bu ayette, birçoğumuzun karşılaştığı bir durumda uyarılıyoruz; kişilerin arka planda konuşup gizlice yaptıkları hareketler hakkında Allah'tan endişelenmememiz ve güçlü bir imana sahip olmamız gerektiği vurgulanır.

Ahzab Suresi'nin Okunuşu

Aşağıda Ahzab Suresi'nin Türkçe okunuşu yer almaktadır;

1. Yâ eyyuhen nebiyyu ettakıllâhe vela tutıı’l-mü‘mineyne vel-mü’minâti, inne-llâhe kebıyrıyn ga-fûral-rahıym (Ey Peygamber! Allah’tan korkun, erkek ve kadın müminlerle beraber Allah’a itaat edin. Muhakkak ki Allah bağışlayandır, Rahimdir.)

2. Va-setîynû fil-hasanevtetkûllâhe ve-tuhşâru fehşûrıynâ ve-n-nişâuvl-mü‘menûne râmızum bi-annahum en kânu yahlûmûne fennebîyye, va-menkâne yaktum, innehu meaâllâhi fî ındin ızîmın (Ve iyilik yapın, Allah'tan korkun ve bir araya gelin. Cemaate çağrıldığınızda hemen toplanın. Mümin erkeklerle beraber mümin kadınlar da bulunurlar. Hepsini, kendilerine bildirilen bilgiye dayanarak çağırsaydın, nebi yalnız, bize yeter. Kim de öz utanmadan kötülük yapar, bilsin ki Allah'ta onun için pek büyük bir ceza vardır.)

3. Mâ ke-ne li-raga-bıne va-lâ ragıbatin emrûn halâknâhâ min kablî, innehum keânû mine mezrâatin yetrûkûnahâ ve se-yâkul kâzibuhu va-yâkulûne cümlehu, hâzâ esfâlihuhum velleh-u la yuhlifu meaa’dahı min ahâdin, va-llâhu bi-emâ ya’melûne muhiyt (Rızkı bekleyen, isteyenler ve emr olunan(hac) eylemler (ibadetler), daha önceki milletlerden sürülmüştü. Onlar hallerine göre dünyada ekin ekmiş, yerlerini bulduklarında yalanlamışlar ve heverandan başka her şeyi yemişlerdi. İşte onların davranışları kötü idi. Allah, onların yaptıklarından haberdar değildi. )

4. Yâ eyyuhen nebiyyu lemmâ tekullâllu-l-nisâu fahşûrînu fe-baghyne aleykum ve-nbeatta hvlyen kablelhâ ve-llahe tesellâ an hû, ve-hul hezenu helmafıl-kelbıylev, yahsabuhullahu minecâbev ma-kânev fe-kayfa lem yac’al mağâribehüm rafetel-eydi ve-keserel–kulûbu vevâshırnûllâhuş-şiteynı-l-enzâri (Ey peygamber! Kadınlar, Allah'tan korkun ve evde kalın. Daha önce bilinmeyen hususları açığa vurduğunuzda, size karşı olanların kalplerinde kötü düşünceler uyanır ve haksız bir muhalefette bulunurlar. Allah, size karşı olanların hatalarını affetti, öyleyse siz de onları affedin. İnkarlıların kalplerinde çirkin arzular uyandırırlar. Size karşı kötülükte bulunmak için tuzaklar kurarlar. Allah fazlasıyla uyarır. Öğüt verici ve uyarıcıların ikisi birden var edilmiştir.)

5. İnnellezıyne yuhızzûnel mu’minînete vellâta’nâvette ma teberrû minhunne illâ eb-tegââenfeitâtin fe-vemi(il-lâhu alaihim ferkev aleym (Mümin kadınları, namuslu erkekleri rahatsız eden ve açıkça açıklanmış bir kötülük yapmanız dışında terk etme fırsatı vermezler. Şüphesiz, Allah bunların üzerlerinde kıymetli bir ceza yükseltecektir.)

Ahzab Suresi, insanların Allah'a yapılan muameleyi ana hatlarıyla ele alan ve müminlerin hayatlarını yönlendiren önemli bir suredir. Okuyarak, anlayarak, yaşadığımız hayatta uygulayarak hayatımızda önemli değişimler yapabiliriz.

Ahzab Suresi'nin ana temaları arasında Allah'a saygı, Hz. Muhammed'e itaat, sahabelere saygı, namus ve iffet, kadın hakları, doğruluk, adil sözleşmeler ve Allah'ın işitip bilmesi yer almaktadır. Bu ayetler büyük bir öneme sahiptir ve dinimizin insanlar için hazırladığı kutsal bir rehber olarak kabul edilir. Müslümanlar, bu surenin mesajlarını anlayarak hayatlarını bu doğrultuda yönlendirmeye çalışırlar.

Ahzab Suresi, Kuran'ın 33. suresidir. Surenin okunuşu ve anlamı şu şekildedir:

Okunuşu:
"Bismillahirrahmânirrahîm.
1. Ya eyyühennabîyi ittekîllâhe ve lâ tu'tı'l kâfirîne vel münâfikîn. İnnallâhe kânâ alîmen hakîmâ(hakîmen).
2. Vettebı' mâ yûhâ ileyke min rabbike. İnnallâhe kâne bikemâ ta'melûne habîrâ(habîren).
3. Ve tevekkel alellâhi ve kâfe billâhî kefîrâ(kefîren).
4. Mâ cealellâhu li erce resûlin min kavlîn. Leyse le ricâlim minel mu'minîne harâcen. Ve mâ kezzebû ve lâkin kezzebû ve lâkinnen evvâhum enfüesühum fe'tebâatu allezîne zalemu minküm nearâ bi-seyyi'at(ye seyyi'atı), ve lehum azâbun aleym(aleymun).
5. Mebû ve hannallezîne etevâ kablhim, fela'mallâhü min acevişnâhum ve kâne billâhi hacîmâ(hacîmen).
6. Mannâsîbin minhum ve nefsühûm ve mâ kâne lehum en yef'alûhu ve kânû bihî kâfirîn(kâfirîne).
7. Lem yezî'u-yezıllâhu Rasûlehu'l me'vâ ve lâllâhekabire mu'minîne keyla. Ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen).
8. Lekad mekallâhumu'llâhu bi hakkimın lem tef'alûhu ve tehebpet yedâ ver-ra fe'nzurfe mâ zeyye leha ve hatfus şânı halledâ li hali hıyyillâhe ve ne'metî fâlâl mür'defe' ân memrette. Mummena'tü ersehu ve bezuhu te'muru kef dereatıler mummena'tü şerfe ba'züm sû'en'. Fesaymeknâ zâlike ye'tî bi hünkırıhîv bilfîhûl adi hittân şerbal fes safavahû hadfum El Hakk çenehî. Ve iz yekulel müçenibûne ve muntafik imni mûdi'u fî 'akası entü mühlisûne."

Anlamı:
"Bismillahirrahmânirrahîm.
1. Ey peygamber! Allah’tan kork (O'na itaat et), kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Çünkü Allah hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir.
2. İçine düşdüğün (olası kötülüklerden) sana rabbinden vahiy(ler) geldiğince hareket et. Çünkü Allah ne yapıyorsanız onu hakkıyla bilendir.
3. Allah'a tevekkül et, Allah kâfidir. Allah hainlere güvenir olmaz.
4. Allah Resûlü'nün sözlerinden zerre almasını Allah kendine nasib etmemiştir. Müminlerden ne Rabbe karşı gelen bir kimse olarak hareket edemezler. Onlar Allah'a yalan isnat ettiler, halbuki onlar sadece kendi nefislerini aldatmış oldular. İçlerinde haksız yola yönelenlerin cezasını tadacaklardır ve kendilerine acıklı bir azab vardır.
5. Onlardan öncekiler de böyle davrandılar, Allah onların planlarını kaydetti ve Allah işlerini iyi takip edendir.
6. Hiçbir insanın yapmaktan başka çaresi yoktur ve bunu onlar inkar ediyorlar.
7. Allah Peygamberine ve müminlere akrabalardan daha fazla bir hakkını ödemek hususunda söz verdi. Allah, ne yaptığınızı hakkıyla bilendir.
8. Allah'a dört duvar hakkınca akit yapmıştır. O hükmettiği zaman sözünden dönmez. Nihayet ellerinizi bağladı. İşte bu temizlenme hakkı. Ben (Allah) de olan nimetimi verdim. Bu ileride devam edegelen nimetlerim içindir. Öldürülen (mümin kadınlar) kocalarının dört derecesi ile de bana varis oldular. Mümin kadınlardan bazıları da, adaletli oldukları için boynuzlu ihtiyarlara benzetildiler. Bu suretle akacak olan kan götürmez bir şarap olan saf su, içecekleri münafıkların boğazlarına batmış olur. Hakkı inkar edenlerden bir kısmı da şöyle der: “Ben inanıyor iman ediyorum de!” Boyunları ve boş lâftan başka bir şeyler söyleyorlar!"

Ahzab Suresi, Kuran'ın 33. suresidir. Sureden bazı bölümlerin okunuşu ve anlamı şu şekildedir:

1. Yâ Ey-yuhânnabîy yekturullâhe ve lâ tüdıynne bi'l kalami fe yehter leke ve yagfir leke vallâhu ğafûrun rahîm.
"Ey Peygamber! Allah'a karşı peşin hüküm verme ve Allah'ı anmak hususunda sana baskı yapma. Allah senin için seçim yapar ve seni bağışlar. Allah gerçekten çok bağışlayıcı ve merhametlidir."

2. Allahümmecc'al denâ hume'I-mü'minîne imamâ ve cealnâ li'l muttekîne imâmâ.
"Ey Allah'ım! Müminlerin içinde bizlere önderler ver ve bizi takva sahipleri için önderler yap."

3. İnnellezîne yüzzribûne vüs'âühüm fî resülillâhi ülâîke’lllezîne mütebatteneyhüm Allâhu alâ kalûbihim ve atâhum salâhu… "Şüphe yok ki, peygambere itaat edenler, aslında Allah'a itaat etmiş olurlar. Kalplerinde olanlar sebebiyle de Allah onlara hidayet verir."

4. İz tekûlu li'llezî en'amellâhü aleyhi ve en'amtes aleyhi âmine aleyna celle cenâhû innâ vehâyne âleyke'l-kavsere…
"Allah'ın nimetini üzerine alıp da onunla alay eden bir kişi (dinde) sana (Peygamber'e) gelip sığınırsa, ona kaleyi aç."

5. Nisseu Mehemmedün evlâdü Ehdirr-resûlillâhi ve emmettühünne alâ em’âhinnnev evlâdü be'du lâ ahiden alyhinnne bi-müşerredîni en ya'tinne fez’ilûhunne fev lehinnne evcen İyi'iye!
"Muhammed, Allah'ın Peygamberidir. Onun ehline (haremlikleriyle ilgilenen) rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Kadınlar hakkında Ahitlerin yükümlülüğü yoktur... Onları görmek istediklerinde siz onlarla görüşün. Bunun için herhangi bir saygısızlık yoluna başvurmasınlar. İyi davransınlar."

Bu bölümler, Ahzab Suresinin sadece bazı bölümleridir. Surenin tamamı 73 ayetten oluşur ve içinde çeşitli konuları ele almaktadır, özellikle Peygamber Muhammed'in aile hayatıyla ilgili düzenlemeler ve kadınların statüsü üzerine hükümler içermektedir. Ahzab Suresi'nin anlamı, genel olarak İslamî ahlak ve toplum düzeni hakkında bilgiler veren ayetler içermektedir.

Ahzab Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 33. suresidir. Surenin okunuşu ve anlamı aşağıda verilmiştir:

Okunuşu:
"Bismillahirrahmânirrahîm.
Yâ eyyuhâ'n-nebiyyu vecəhizil kâfirene velmunâfikîne ve ezhib anhum ve tevekkal alallâh ve kefâ billâhi vekîlâ. Mâ cealellâhu li-riclin min kulubikum ve mâ ceale ezvâcekumullezîne tekdeûne minhunne ummahâtin ebdâeikum ve mâ ceale ad'iyâekum ebneâikum, dâlike kavluke bi'efsâdkum fî ahlyikum, ve mâ râmelte iz ra'meyte ve lâkinne'l-lehe ramâ, ve lâkinne'r-rasûle ve men yutıallehe ve'r-rasûle fe inne lehu cehenneme yaslâhâ hâlidîne fîhâ ve kâne zâlike 'alellâhi yesîrâ. Laysa 'alâ eyyemînin ve lâ alâ duʿafâin ve lâ alâ mâ lem yutîhinne hıliyetün, ve lâ alâ'l-masâḳıni feddeÊû min feḍli'llâhi ve meşîḳihin ve 'ibâdillâh, ve kâne'llâhu bi kulli şey'in 'alîmâ. İnne'l-müslimîne ve'l-müslime'tive vâkilû aleyhim vel-ḥıṣaṇât, ve kâne't-tübbûne ve men hâcce muḥaǫiyyenen ve mara' al-ma'da fiqulûbihinne lährenciyne ve villaṣîlu alevîle't-tübbi ve allaṭu alevî kabîlen, ta'lîlan min eysârikum ev emânikum yâ milleîku en teḳūne aleyna min sikayâtin bil-iẖtirâk, nıslu annamî'ite yâ ebâl-ḥalil mevsvivekul asîr, innemâ vecednâ mâ ceednâ eblâğen ve fe resûlellâhi yütebihullâhu vekîlâ.
Yâ eyyuhâ'n-nebiyyu inne erseleknâ şâhidan ve mebâşîran ve nezîran. Li-tukminû bilLâhi ve resûlihi ve tuazzirûhu ve tuwaṯṯirûhu ve tesebbihûhu bukraten ve aṣîlen. İnnelleẕîne yübaı'ûne kel râsıme derāre yaʿşeʿa fî miʿadillâhi ve yuʿʿâfalleżîne yuḥâcicûne kemâ yuʿâfalleżîne min kablihim ve kelleżîne yüḥâricûne fî def'illâhi vel-lâhu şedîdu mikaḍâ. Minelleẕîne kalû inneneddai yeṣṭemeʿu ilê sîḳatîhim leiyyetun minhûmin kum li yenzura yevmecidde'un. Ve kellezîne zezû küllubühûn min ed jillicte fululuce dekeyu fîkulebuhûn. Ve ṭenâye kmâ temâyeʿeti şeyṭânü iz kale li'l-insâni kefer, fe lemma kefer qâle innî berîʼü mink innî ahâfûllâhe rabbe'lâlemin ve kâne 'âḳıbetühû mâu fîlcinâti intaḍirâ. Nezûr kaẖefeytume min selebîl vilûḳe 'ẖayru lekum en teḳûne musʿʿetan 'aleykum ve tesbiehâ küm, ve lâ yuavisneʿa ḫuẖum fîküm la te'melûne bimâ feʿalue meḥreca. V. Neẖestuv min eʿẖtirâkin ve züriyyetike ver'âdekünne li'l-viʿc eẖseyyen, ve lâ teẖşev ve ḳollo lezî beyne fezaini'l-beṭelevellâh bi'rā'ye en hoie ahatumâ Îşreleyke hattâ yeṭmeize.</speak>"

Anlamı:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Ey peygamber! Kafirleri ve münafıkları salın ve onlardan uzaklaşın. Allah'a güvenin ve Allah size yeter. Allah, kalplerinizde herhangi bir ricli (arzu, kötü düşünce) yaratmamıştır. Allah, kendisine Allah'a olan muhabbet duyarak, yanıltıldığınız eşlerinizi (zihinlerinizi) kökünden (önemle) vermemiştir. Allah'ın sözü size, kendi zanınıza dayandırmanızdır. Siz taş atarken atışmış gibi görünen ne attınız, oysa Allah attı. Fakat Hz. Peygamber ve Allah'a itaat edendir. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, onun için cehennemde (sonsuz olarak) kalacak bir yer vardır. Bu, Allah'a göre kolaydır.
Topluluklar ve zaaf (askerlik manevraları) konusunda kusurlu oldukları için, gözleri görme kusuru olanlar ve piyasa çocuklarına karşı gelinmeyeceği gibi, Allah'ın (kudret) fazlından yoksun olan bazı fakirlerce de gelinilmeyecektir. Allah'ın kendisine ne zamandan bu zamana kadar, neyi kişilerin hakkında öğrenmek için yaptıkları hiçbir borç verme niteliği yoktur. Şüphesiz Allah her şeyi bilir.
Gerçekten müslümanlar ve müslüman kadınlar, onlara bir sorumluluk yüklenmesiyle karşı karşıya kaldılar, müşrikler ve rasathane'de (savunmalarını tutabilen) grevde (askerlik yapmak) olanlar ve kalplerinde sakınanlar için bir başarı vardır. Bunlarla koşturduğunuz çocukları ve kabileden ödünç aldığınız üveylerinizi, Allah'ın bunların içinde tecrübe yapabilmeleri için zaman tanımasına ön ayak oldu. Size ayrılmış yerlerde olanlar üzerinde üzüntüler olmaksızın yürüyün. Elde edebileceğiniz herşeyi almak, veliler arasında kinli bir çatışma olmasının sebebidir. Yâ Ebâlehali! Nerde sıkıntı olacak? Nehir gibi çiğneyin veya felaketi deneme derecesine getirin, işte sizi bekliyoruz. Mesela, derin bir kuyudan başka birine tırmanma hakkını kullanamayan bir eş buluyorsunuz. Hüthü milleliku! İyi korunun, aksi halde düşebilir ve hala korunan ailenizin üzerine aşağıya gitmeniz gerekir, zira rabb';
offee kendi çocuğuna evine müdahale edilmemesini tahmin ettiğinizi düşünerek anlaşmasını durdurmasa da, seninle uyandıklarında.</speak>"

Ahzab Suresi, Kur’an'ın 33. sûresidir ve 73 âyetten oluşur. İşte Ahzab Suresi'nin Türkçe okunuşu ve anlamı:

"1. Ey peygamber! Allah'tan kork; Allah, sana ait birtakım putları reddetmiştir. Allah yeter size.
2. Allah, peygamberinle beraber olup müminleri çıkardığı savaşlarda önderlik edendir. Müminler sana aittirler. Allah, her şeyi bilendir.
3. Onlardan bir grup geri döndüğü zaman, sana ait bir kısmıyla meşgul olmak isterler ve savaşmadıkları bir halde otururlar.
4. Onlar seni ayıplamak isterler. Ancak onu ayıplamakla bir şey olmaz. Allah, ona karşı masiyetlenenlerin kalplerini mühürlemiştir.
5. Onlar, "Ona ne diyorsunuz?" dedikleri zaman, "Biz sadece fesat çıkarıcı, bozguncu kimselerin üzerinde süzeklenmiş bulunuyoruz" derler.
6. "Şüphesiz ki biz, birbirimizin taraftarıyız. Onlar bize gelinceye kadar sizi kendi başınızla koruruz" derler. "Allah, müminlerin yöneldiği her kötü niyetli düşmanı en iyi bilendir."
7. Andolsun ki, mü'minler içinde Allah'a ve âhiret gününe umut bağlayanlar ve Allah'ı çok zikredenler için, Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır.
8. İçinizden ona kavuşmayı, dünya ve dünya hayatından da sonra dağılıp gideceğimizi isteyenler vardır. Onlardan Allah kâfi gelir.
9. Ey iman edenler! Hani fasık bir zümre size bir haber getirdiği zaman, onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden, bir topluluğa kötülük edersiniz de, sonra yaptığınıza pişman olursunuz."

Bu sûre, başta Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) olmak üzere Müslümanlara bazı öğütler ve uyarılarda bulunur. Savaşlarda ve çatışmalarda Allah'ın yardımına güvenmeleri gerektiği vurgulanır. Ayrıca, İslam toplumunu kötüleyen ve iftira atan kişilere karşı tedbirli olunması gerektiği belirtilir. Sûre, Peygamber Efendimiz'in örnek davranışlarının takip edilmesini teşvik eder ve Müslümanlara kararlılık ve birlik içinde olmalarını hatırlatır. Sûre ayrıca, haberlerin doğruluğunun araştırılması gerektiğini vurgular ve düşmanlara güvendirici davranmamaları gerektiğini söyler. Ahzab Suresi, Müslüman olmanın sorumluluklarını ve güçlüklerini anlatırken, aynı zamanda Müslümanlara teselli ve öz güven verir.