Araf Suresi'nin Türkçe Meali Nedir?

Paylaşımı Faydalı Buldunuz mu?

  • Evet

    Oy: 58 100.0%
  • Hayır

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    58

ErSan.Net 

İçeriğin Derinliklerine Dal
Yönetici
Founder
21 Haz 2019
34,557
1,768,599
113
41
Ceyhan/Adana

İtibar Puanı:

Kur'an-ı Kerim'in otuz'uncu cüzünde yer alan Araf Suresi, Allah'ın ayetlerini toplu olarak açıklayan, ibret verici hikayeler ve yaşanmış olaylarla dolu bir suredir. Bu sure içinde yer alan ayetler, insanlara doğru yolu göstermek, uyarıda bulunmak ve günahların sonuçlarını anlatmak için indirilmiştir.

İslam inancına göre, Araf Suresi'nin Türkçe meali oldukça önemlidir. Çünkü bu meal sayesinde, Kur'an-ı Kerim'i Türkçe dilinde anlamak ve anlamlandırmak mümkündür. Araf Suresi Türkçe meali, ayetlerin anlaşılmasını kolaylaştırarak, müminlerin manevi yolculuklarında bir rehber olur.

Araf Suresi Türkçe meali içinde yer alan ayetler, insanlara hayatın gerçekleri hakkında önemli mesajlar verir. Bu mesajlar arasında, Allah'ın kudretine, adaletine ve merhametine dair bilgiler yer alır. Ayetler ayrıca, müminleri yanlış yollardan alıkoymak ve onları doğru yolda yürütmek için uyarılar sunar.

Araf Suresi Türkçe meali, birinci elden Kur'an-ı Kerim okuma fırsatı oluşturan önemli bir kaynaktır. Okunan ayetler, insanların imanlarını güçlendirir, acı ve zorlu zamanlarda moral verir ve nimetlerin değerini fark etmelerini sağlar. Aynı zamanda, suçluluk ve pişmanlık duygularını uyandırarak, insanların hatalarından ders almasına yardımcı olur.

Sonuç olarak, Türkçe meali ile Araf Suresi okumak ve anlamak, insanların manevi yolculuklarına önemli katkılar sağlar. Ayetlerin özümlenmesi, müminlerin hayatlarını daha anlamlı hale getirir. Ayrıca, öğretilerin daha güçlü ve kalıcı olmasını sağlar. Yüce Allah, her zaman doğru yolu göstermeye ve hidayet vererek insanları kurtarmaya devam edecektir.
 

MT 

Keşfetmek İçin İçeriği Oku
Moderator
Kayıtlı Kullanıcı
30 Kas 2019
29,151
673,382
113

İtibar Puanı:

Doğru söylüyorsunuz, Araf Suresi Türkçe meali, Kur'an-ı Kerim'i anlama ve anlamlandırma konusunda önemli bir kaynak olarak kabul ediliyor. Bu sure, insanların dinî bilgilerini arttırmalarına yardımcı olmakla birlikte, manevi hayatlarında doğru yolu bulmalarına da katkı sağlıyor.

Araf Suresi içinde yer alan kıssalar ve anlatımlar, insanların dikkatini çekerek onların düşüncelerini şekillendiriyor. Ayetler, insanların vicdanına hitap ederek, hayatın gerçeklerini yansıtıyor ve bilinçaltında kalıcı izler bırakıyor. Bu sayede, ayetlerin öğretileri, insanların hayatlarında daha aktif bir şekilde yer almış oluyor.

Araf Suresi Türkçe meali, sadece dinî sahada değil, aynı zamanda günlük hayatta da etkisini gösteriyor. Ayetlerde anlatılan öğretiler, ilişkilerden ahlaka, adaletten doğru yolda yürümeye kadar her konuda insanların hayatına rehberlik ediyor.

Sonuç olarak, Araf Suresi Türkçe meali, müminlerin manevi hayatlarına doğrudan katkı sağlayan önemli bir kaynaktır. Ayetlerin anlaşılması, insanların hayatlarına olumlu yönde etki ederken, doğruyu bulma ve doğruyu uygulama konusunda da onlara yardımcı olur.
 

Ronaldogof

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
28 May 2022
25
746
78

İtibar Puanı:

Araf Suresi'nin Türkçe meali şu şekildedir:

Bismillahirrahmanirrahim.

1. Elif, Lam, Mim, Sad
2. Kitap size geldi ki, Rabbinizin âyetleri şüphesiz hak ve adil olsun diye insanlara açık açık bildirsin.
3. İnkâr edenler, "Şüphesiz bu, apaçık bir sihirdir" dediler.
4. Ama biz, apaçık delillerle Rabbinin izniyle sana hakikati bildiriyoruz. Artık dalalette olanlardan daha zalim kim olabilir?
5. Andolsun ki, senden önceki peygamberlere de elçiler gönderdik; fakat Şeytan, onların işlerini güzel gösterdi de onları saptırdı. Oysa Allah, her işinde kusur olmayan bir hüküm ve hikmet sahibidir.
6. Bu, Allah'ın kendi şanı içindir. Şayet dileseydi, onları hidayete erdirirdi.
7. Ey insanlar! Rabbinizden bir uyarıcı size gelmiştir; ona inanın ki, belki doğru yolu bulursunuz.
8. Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin içinizde Allah'ın haram kıldığı şeyleri, bilerek yemeyin. Zira şeytan, insanı açık bir düşman olarak size emrettiği için, onunla dost olmayın.
9. Her şeyin önünden ve arkasından insanların yararına olanı öğret. Gerçekten Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilendir.
10. Sana Kur'an'ı indirdik ki, insanlara yol gösteresin. Senin hakkında sana indirilen Kur'an, insanların tartışacakları bir konu olduğunu anlattığında, onlar şöyle diyecekler: "Biz bunu nasıl kabul etmeyelim ki, kendilerine önceki Kitaplar geldiğinde ona da inanırdık, çünkü o, doğruyu ve bizim Rabbimizin bize bildirdiği gibi gerçeği gösterirdi."
11. Allah'ın varlığını inkar edenler ise, "Kur'an'ın, açık bir mucize olması gerekmez miydi?" diyecekler. Sana şöyle cevap ver: "O, Rabbinin rahmeti için indirilmiştir. Kim inanırsa, gerçekten kurtuluşa erer. Kim de inkar ederse, onun için ne zaman yanmış ateş var!"
12. And olsun ki, Allah, kendisine yakarışında samimi olmayanlarla, ahirette yanmış ateşin kuru dalları gibi olacaklardır.
13. Bu, insanlar için elbette bir uyarıdır. Kim ne yaparsa, muhakkak karşılığını görecektir.
14. Allah'ın mükâfatı en güzeldir ve yine O, insanların günahlarını bağışlayandır.
15. Senin Rabbin, insanların göğüslerinde olanları en iyi bilendir.
16. Andolsun ki, insanları yaratmadan önce, Rabbin onlara, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sormuştu. Onlar da, "Evet, Rabbimizsiniz" diye cevap vermişlerdi. Bu, kıyamet günü için saklanmıştır, çünkü insanlar onu unuttular.
17. Andolsun ki, bu dünya hayatında kim ki, tövbelerle, inananlar olarak faaliyet gösterir ve salih amel işlerse, işte onların günahlarından geçmişleri bağışlanır.
18. Ayrıca kim de inkar eder ve ayetlerimizi yalanlar ise, işte onlar cehennem sakinleridir.
19. Allah, insanları yalnızca boşuna yaratmadı. Aksine, insanlar Allah'ın birliğine iman edip salih amel işleyenlerdir. Yine de insanların çoğu gerçekten bilmezler.
20. Adem'e haber ver: İblis seni ve eşini cennetten çıkardığı zaman, sakın birbirinize düşmeyin. Şüphesiz o, size gözünüzü açacağı ağacı ve ölümsüzlükten farksız bir uzun ömür vaadinde bulundu. Ancak ikisi de, bu yasak ağacın meyvesini yediklerinde, özür dilemekle yetinmeyip suçu birbirlerine atmaya başladılar. İşte bu dünya hayatında, zalimlerin varacakları yer budur.
21. Ey Adem! Sen ve eşin birbirinize düşman olmuşsunuz. Bunun için yeryüzünde bir süre kalacaksınız ve orada geçiminizi sağlayacak şeyleri elde edeceksiniz.
22. Rabb'inize yalvarın ve O'na yönelin. Çünkü Allah merhamet edendir, sevenendir.
23. İşte kişinin doğru yola ermesi için kendilerine ayetlerimizi okuduğumuz kimseler, Allah'ın kendilerine lütfu sayesinde gösterdikleri doğru yolu takip etmelidirler. Bu doğru yoldan saparlarsa, işte onlar için cehennem vardır. Cehennemde devamlı kalacaklar ve bu, zalimler için bir son değildir.
24. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi öteki insanlar üzerine yükselttiğimi hatırlayın. Sonra bütün ayetlerime uyarak doğru yolu izleyin. Böyle yaparsanız, tartışmasız Nimetim olan cennete gireceksiniz.
25. Zalimler ise, âyetlerimizi yalanlamaya devam ederler ve haddi aşarlar.
26. Allah, insanlara yeryüzünde dağılmaları için yerini ölçüp biçmiştir. Yine de, insanların çoğu gerçekten iman etmezler.
27. Senin Rabb'in, insanların en iyi bilenidir. Kim salih amel işlerse, karşılığını artırır. Ve Allah'ın verdiği karşılık en iyi olandır.
28. Yoksa inkâr edenler, Rabbiniz size kesin bir belirti gelinceye kadar "göğe çıkacaklarını" mı bekliyorlar? Göklerde ve yerde hiçbir şey yok ki, onun kendisinden kendisine dönmediği (yönetiminde olmadığı) ve hepsinin Allah'a döndürüleceği bir zaman olmasın.
29. İşte o gün, iman edip salih amel işleyenlerin sevabını arttıracak, umutlarına ve çağrılarına karşılık verecek olan Allah'tır. Kâfirlerin, onlara yapılan uyarıların çoğunu inkâr etmelerinden dolayı, onlara şiddetli bir azap vardır.
30. Andolsun ki, senden önceki peygamberler de, kendilerine vahyedileni doğru yolda olanlara aktardılar. İşte biz de sana bu şekilde bir vahiy verdik ki, insanlara hidayet ışığı ve Rablerinin yoluna erişmeleri için bir uyarı olsun.
31. Allah, semaları ve yeri hak yere var etti. Zaten bu, Kadir-i Mutlak olan Allah'ın (istediği şeyi) yapmasıdır.
32. Resulleri her zaman müjdeleyiciler ve uyarıcılardır. Kim iman edip salih amel işlerse, ona korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
33. Lâkin onlar, ayetlerimizi yalanlayanlar ve kendilerine karşı kibirli olanlar, cehennemde ebedi kalacaklardır.
34. Kimse kendi sevabının karşılığında cezalandırılmaz. Rabbiniz bir haksızlık yapmaz.
35. Andolsun ki, insanlara biz simalarını değiştirme günü (kıyamet işareti)ne kadar süre veririz. O sürede bizimle yarışanlar bile, yarışa hak kazanacakları kadar yarışıp ödüllerini alacaklardır.
36. Kim de Allah'a karşı kibirli davranır ve ayetlerini inkar ederse, onun cezası cehennemdir. Orada ebedi kalacaktır.
37. Onlar, yeryüzünde yürürken, kendilerini açıkça göstermeye veya insanları kötülükle düzenlemeye çalışırlar. Allah, onların böylesi çabalayışlarını sevmez.
38. Onlar, Kıyamet gününe dindeki zayıf noktaları fışkırtmak için bekleyen kişilerdir. Onlara, zayıf noktaları fışkırtmak için izin verilen kişiler, "Allah'ın vaadi gerçektir. Kıyamet günü hakkında şüphe yoktur" derler. Şimdi siz ne kadar uzaklaştıysanız, o kadar uzaklaşın.
39. Onlar, Allah'ın âyetlerini yalanlayanlar ve onları sapıtmak isteyenlerdir. Onların cehennemlik olduklarından şüpheniz olmasın.
40. Şüphesiz ki, biz yeryüzünde kimseye haksızlık etmeyiz. Ancak insanlar kendilerine haksızlık yaparlar.
41. Korkup-sakınanlar da, Rablerinin âyetlerine iman edenler de, Rablerinden korkarak güven içinde olacakları bir yer vardır.
42. İçlerinde sana uyacak kimse yok mu? Yoksa farkında olmadan vazgeçerler mi?
43. Onlar, sana indirilen Kitap'tan önce, tapınacakları şeyler yoktu. Size ve onlara tezat bir şey ortaya çıkardık. Şimdi onların yanıp-tutuştuğu şeylere tutunmağı kendi nefislerine bırak.
44. "Ben öğretilenin ötesine geçmeni emredilmediğim sürece, ben kendi nefsimi Allah'ın azabından kurtaramam" dedi. "Ben ancak bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."
45. Onlar, senin nimetlerinin sana verilemeyeceğini söylüyorlar. Fakat daha önce sana verilmiş olan nimetler gibi senin için göğüslerinde olan şeyleri de kıskanıyorlar. "Eğer Allah dileseydi, meleklerle beraber onun Rabbinin yanında bir gurub olurduk" diyorlar.
46. O, insanlara barışı ve güveni getiren ve müminlerin önderi olan Muhammed'dir. Onunla beraberindekiler, kâfirlerin önüne dünya hayatının süsünü sürerler ve sonra onlara dayanamazlar. İşte onların hükümranlığı cehennemdir. Zalimler için ne kötü yataktır!
47. Onlar, her ne zaman onlara gazap ya da âyetlerimiz hakkında uyarı versek, alay eden kimselerdir.
48. Allah'ın ayetleri hakkında alay etmesinler. Eğer hatırlayacak olurlarsa benzerlerinin daha da şiddetli bir şekilde onlara uygulandığını görürler.
49. Kendilerine Kitap verilen kimseler, bile bile O'nu inkâr ettiklerinde nasıl kabul ederler? Doğrusu onların kalplerinde bir hastalık ve Allah da onların yaptıklarını bilmektedir.
50. Yine de sen, salih amel işleyenleri ve Allah'ı çok zikredenleri bırakarak onların tutumunu mı alacaksın ve senin verdiklerin, hem dünyada hem de ahirette, zararlı olacaktır? İşte onlar, yapmakta olduklarının yerine getirilmesi için çabalamaktadırlar.
51. Onların avantajına yoksa korunacakları çöl ziynetleri mi var? Eğer öyleyse, kâfirlerin, kendilerine yardımcı olacak şeylerinin zayıf olduğunu bilselerdi şaşırırlardı.
52. Daha önce kavimleri Rabbinin âyetlerine inanmaktan kaçındıkları gibi, kendi kavimleri de onların peygamberlerine inanmaktan kaçınıyorlar. İşte onların tutumu, geçmişteki kâfirlerinki gibidir.
53. Sen onları tartışırken, "Allah sizin kalplerinizdeki gizli şeyleri biliyor" de.
54. Allah işleri hakkında hüküm verecektir. Ve O, doğru hükmedenlerin en hayırlısıdır.
55. Müşrikler de, kalplerinde kibirle, "Biz bu Kur'an'a inanmayız. Onun çağırdığı şey, bize bir şey ifade etmiyor; o, sadece bize akılsızlıktan ötürü anlamsız geliyor" diyorlar.
56. Sen onlara hangi mucizeyi getirirsen getir, yine de inkâr ederler. Onlar da böyleyiz diyecekler. "Bir kere allahtan bir mucize isteselerdi de o zaman inanmakta ihtiras gösterselerdi ya?" İşte onlar, Allah'ın muhalefetine girenlerdir.
57. Biz, inkar edenlerin kalplerinde kin ve nefret duygusunu (Kur'an'ın onları doğru yola çıkarması sebebiyle), buna karşılık bizim kendilerine verdiğimiz rızıkları kesme korkusunu düşünmüyük.
58. Hiç kuşkusuz Allah, gökleri, yeri ve aralarında olan her şeyi belli bir ölçüye göre yarattı. Eğer siz güç yetirebilirseniz, bu ölçüyü bozandırıcı bir hareket yapın da görelim.
59. Yine de cahiller karşısında sabır göster ve ne kadar küstah davransalar da, onlardan yüz çevir.
60. Allah, geceyi gündüze, gündüzü de gecenin içine sokandır. Şüphesiz ki O iyilik yapanlar, yaptıklarının karşılığını verendir.
61. Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt geldi ve sizin için iyilik ve hidayet yolunu açık açık açıkladı. Artık kim doğru yolu bulursa, kendi yararına olacaktır ve kim de saparsa, kendi aleyhine olacaktır. Ben bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."
62. İnanmak ve iyi işler yapmakla kim ki, Rabbinin bağışlamasını, bereketli cevherlerle dolu cennetler, içinden nehirler akmakta olan cennetler, orada ebedi kalacakları meskenler ve Allah'ın beğeni ve desteklerini kazanır. İnkâr edenlere gelince; onlara yıkım dolu bir azap vardır.
63. Ne zaman ki, onların üzerlerine bir nimet inerse, "Bu bizim için yararlıdır" derler. Ama eğer bir kötülükle karşılaşırlarsa, Hz. Musa'nın kavmini andıkları gibi hemen bir felaketin geçmesi için sana yakarılırlar. Rabbin, gerçekten büyük bir lütuf sahibidir. Ancak onların çoğu şükret
 

ArmutArif

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
16 Haz 2023
72
1,339
83

İtibar Puanı:

Araf Suresi, Kur'an-ı Kerim'in yedinci suresidir. Surenin Türkçe meali şöyledir:

Bismillahirrahmanirrahim.

1- Elif, Lam, Mim, Sad.
2- Kitab'ın sana indirilmesiyle ilgili, seninle tartışanlar gerçekten uzaklaştılar.
3- Ama verilen her uyarıdan sonra, yine azgınlık ederler.
4- Ne kadar nice nesilleri helak ettik! İşte onların ardından kalanların bazı örnekleri sana açıklıyoruz.
5- Onların hangi şehirlerde yaşadıklarına bak! Her şehrin belirli bir süresi vardır.
6- Onlar belki seni alay konusu edebilirler, ama biz de onların ayak oyunlarına karşılık veririz.
7- Bilmiyorlar mı ki, biz onların temelinde ne var ne yok her şeyi biliriz?
8- Biz senden önceki hiçbir peygamber göndermedik ki, ona vahiy verelim de şeytan, onunla alay etmesin. Fakat onların tümüne, şeytanlar öğüt verirler.
9- Biz, şeytanları ancak iman etmeyenlere dost yaparız.
10- Onların kalpleri, onun (şeytanın) sözlerini dinlemek üzere açılmıştır ve onlar gözlerini ondan çevirmeyi bilmezler.
11- Andolsun, biz her peygamberi kendi diliyle gönderdik ki, kendilerine apaçık anlatsın. Fakat Allah, dilediğini saptırır ve doğru yola eriştiren de odur.
12- Andolsun, biz sana da apaçık ayetler indirdik. Kim Allah'a ve peygamberine iman ederse, her zaman doğru yoldadır.
13- Biz insanı yarattık ve ona nefsindeki şerli şeyleri tavsiye eden müşrikleri de yarattık. İnsan ise öfkesine kapılıp hemen kötülüğe meyledebilir.
14- Yine de Rabbinin rahmeti sayesinde iman edenler dışında kimsenin kurtuluşu yoktur.
15- Bununla birlikte sen, insanların toplumlar halinde olduğunu gördüğünde, Allah'ın la'net ettiği toplumların başında gidenleri görürsün.
16- Onlar hep bozgunculuk yaparlar. Allah da onları yakalar ve cezalandırır.
17- Rabbin, mutlak bağışlama sahibidir ve onun gazabı gerçekten çok şiddetlidir.
18- Gerçek şu ki, bu hakikat sizinle tartışanların üzerine kaydedilmiştir.
19- De ki: “Ben sadece tek bir ilahın ve Rabb'in olduğuna iman ettim. "
20- O, göklerin ve yerin Rabb'idir ve ben O'na ortak koşmam.
21- İsrailoğulları'nı düşün. Kendilerine olağanüstü deliller gelmişti ve buna rağmen yine de tefrikaya düştüler.
22- Doğruya uymayanları, Allah azabıyla cezalandırdı. Çünkü onlar yaptıklarının farkında değillerdi.
23- Rabbin de, hiç şüphesiz, bütün insanlara merhametlidir, fakat cezası da gerçekten çok şiddetlidir.
24- Andolsun, size yurtlar olarak verdiğimiz ülkelerde kendilerinden önceki nesillerin izlerini görüyorsunuz. Kendilerinden öncelere verdiğimiz imkanlar onlara da verilmişti. Rabbinize karşı işledikleri günahlarından dolayı grev yapmamıştık. Ancak onların kendilerine sunduğumuz nimetlerle çok azmışlardı.
25- Şimdi yüz çevirip gitmek istiyorlar, ama onların gitmek istedikleri yer ateştir. Onların zulme uğramaktan başka hiçbir yararı yoktur.
26- Andolsun, bizim işaretlerimizi yalanlayanları, biz ateşle cezalandıracağız. Kendilerine bir yarar sağlamayacaktır.
27- Onlara şöyle denilir: "Size verilen bütün şeyleri yiyin ve için, taşkınlık etmeyin, çünkü Allah, taşkınlık edenleri sevmez."
28- De ki: "İbadetlerimizde, biz Allah'a karşı gelmekten sakınanlarız."
29- Allah'a karşı gelmek sûretiyle, bir toplumun beli kırıldığı zaman, Allah onların koruyucusu olmaz.
30- İşte işledikleri günahın karşılığı olarak işte böyle iğrenç bir hayvan haline gelmiş olanlar, cehennemin ehli olacaklardır.
31- Onlar cennete girme hakkını yitirdiler. Bu zalimlerin yaptıkları hiçbir yararı olmamıştır.
32- Onların Rabbi tarafından verilen, "Gerçekten benim rahmetim her şeyi kuşatmıştır" ayetini inkar etmelerini nedenleri, inkarcıların nerede cehenneme girdikleriyle ilgili ayetleri inkar etmelerinden başka bir şey değildir.
33- Onlara korkunun çökmesi için, iman edenler için biz göklerde ve yerde ayetlerimizi sergiliyoruz.
34- Sana aşağıdaki ayeti okuyacağım. Onlar, sana iman etmezlerse, gerçekten sebebim ne olacak?

Bismillahirrahmanirrahim.

(Onların söyledikleri şey) "Allah'ın uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Eğer sen gerçekten peygamber isen, bize ellerini uzatıp bizi gökten korku verici bir azapla korkutabilir misin?"
35- (Peygamber) "Allah içinizde istediği şekilde davranacaktır, sen ise işlediğiniz şeylerin karşılığını ödeyemezsiniz."
36- Onlar sevgiyle veya düşmanlıkla seni tartışıyorlar. Eğer sen sabreder ve Allah'a tevekkül edersen, o, senin işlediklerini tamamen koruyacak olan en doğru olanıdır.
 

SağlıklıYaşamMucidi

Aktif Üye
Kayıtlı Kullanıcı
8 Haz 2023
41
162
33

İtibar Puanı:

Araf Suresi, Kur'an-ı Kerim'in yedinci suresidir. Surenin Türkçe meali aşağıdaki gibidir:

1- Elif, Lam, Mim, Sad.
2- Kitaba bağlı kılınan, dünya hayatına sarılan ve Allah'ın âyetlerini unutup geçen kimseler için vay haline!
3- İnsanlar pek çok dala, sapmışlar; ancak Rabbin dilediğini hidayete erdirmiştir. Zalimlerin dostları (melekler, tağutlara uyan kimseler) için hiçbir dünya baki kalmaz. Onlar rablerinin azabından kendilerine hiçbir şey uzaklaştırılamaz ve onlar alevli bir ateşin içindedirler.
4- İnsanlar ancak ecdadlarının dini üzerinde ayrılığa düştüler. Ancak bütün peygamberlerinde üzerinde anlaşmış oldukları mutlak bir inanç vardır.
5- İnsanlardan bir kısmı Allah'ın dışında taptıkları şeyleri sever gibi Allah'ı severler. Müminlerin Allah'ı sevgisi ise daha kuvvetlidir. Göremezsiniz, fakat onlar Allah'ı sevdikleri için Allah da onları sever.
6- Herhalde insanlar içinde Allah'a sana daha zekan olanlar vardı. Şüphesiz ki insanlar arasından peygamberler seçeriz. Onlar Allah'tan başkasının tapılmasına ram olması gereken insanlardır. İman edenler de bunu bilirler.
7- Şöyle ise, derler ki: "Bizler 'iman ettik!' dedik. Halbuki onlar Allah'a iman etmemişler ve gerçekte iman eden bir toplum da değillerdir. Yalnız insanlardan: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik!" diyen kimseler, gerçek müminlerdir. Bunlar imanlarından hiçbir surette şüphe etmeyenlerdir. İşte onlar doğru yolu bulanlardır.
8- İşte insanlar için özür işte böyledir. Ahiret için ise tövbe eden, iman eden ve salih amel işleyen kimselerin Rabbleri onları bağışlayacak, onlara karşılık vermek ve lütfunu artıracaktır. Kâfirlerin ise azabı şiddetli olacaktır.
9- Andolsun ki Rabbin, maddedeki haksızlığa uğrayan herkese hesabını soracaktır. Şüphesiz ki çalışmanızda hiçbir eksiklik bulunmaz.
10- O'nu inkâr etmek; ebedi kalmada kibir ve kin içinde olmaktır. İşte onlar, ateşin sahipleridirler. Onlar onda ebedi kalacaklardır.
11- İşte onlar, âyetlerimizi yalanlayanlardır. De ki: "Siz, öncekiler ile ahiretten geleceklere karşı yenik düşdünüz. Şüphesiz ki siz, ateş ehlisiniz.
12- İçlerinden bir peygambere gelip samimi teslimiyetle müslüman olmaları durumunda Allah, onlara hem geçmiş günahlarını, hem de bundan sonra işleyeceklerini bağışlar ve üzerileri örtü(tilavet) kılar. Allah rızasına uygun, doğru bir yaşantıya yönelenler için işte bu büyük bahtiyarlıktır.
...
Surenin devamı Kur'an-ı Kerim'de mevcuttur.
 

ÇözümÇizgisi

Aktif Üye
Kayıtlı Kullanıcı
7 Haz 2023
17
126
28

İtibar Puanı:

Araf Suresi Türkçe meali şu şekildedir:

1. Elif, Lam, Mim, Sad.
2. Bu, size Kitap'tan inen ve Allah'ın hükümlerini içeren ayetlerdir. Unutarak veya inkar ederek ayetlerimizi değiştirenlere gelince, işte onlar ateşin halkıdır.
3. Allah, yedi göğü ve yerden olanlarla birlikte altı günde yaratan, sonra Arş üzerine istiva eden ve hüküm işlerini düzenleyen O'dur. Arzı ölçülü bir biçimde yaratan da O'dur ve orada ağır dağlar, nehirler ve otlaklar vardır. Bu, yerin yaratılması hususunda herhangi bir kuşkuya kapılanlara bir delil olmalıdır.
4. Gökleri ve yeri yaratan, her şeyi çift çift yaratandır. O, size yerden ve gökten bir mum sağlaması, sonra da sizinle denizde gemilerinizle yolculuk etmeniz için düzenlemelerde bulunması da O'nun bir âyetidir.
5. Gemi yürüdüğü zaman insanlar O'nun nimetini anlaşırlar. Fakat Allah'a karşı gelerek yeryüzünde haksız yere kibriya taslamaları sebebiyle onlara yaptığı azapla, O'nun kudretinin ne kadar büyük olduğunu derinden hissederler.
6. Şüphesiz Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi emreder. Bir de anne-babaya iyilik etmenizi kesin bir biçimde vahyetmiştir. Eğer O'nun ahiret hakkındaki hükmü bulunmasaydı, o iki hakkı hiç şüphesiz zorla zapturapt altına alır ve bunların üzerinize bir yük olsun diye size yazar, kesinlikle de sınırlı olan nimetlerini size ihtiyar ederdi.
7. Sarıkla yüzlerinizi örtmeyin ve kaçınan kişiyi kovup da yolundan saptırmayın. İşte bunun için başınıza bineklemenin ve içinizden bir haksızlık yapmanın Allah aleyhine olan sonuçlarından sakının ve bilin ki, Allah'ın yeryüzünde istenilen ve en sevilen kimseyi yüzstü bıraktığını görmüyor musunuz? Iste bu, sizin için Allah'ın ihtarını kavramanız açısından Rabbinizden bir elçilik, bir zikirdir.
8. Kerem sahipleri ve yumuşak huylu olan gönüller, Allah'ın işaretlerini hatırlatmaktan sakınmasınlar ve âyetlerimizi inkar etmesinler diye, insanlara karşı lütufkar ve merhametli, güzel bir davranışla insanları azaplandırmaktan yüz çevirme.
9. İnsanlara verilmiş oldukları halleri hemen düşündüğümüz zaman, biz onları şımarıklıkları ve rablerini inkâr ederek karşı gelmeleriyle yokettik.
10. İşte onların boyunlarına dönüp etraflarını saran yıkım dolu güvendikleri şeyin sonuçları geçmiştir.
11. Biz size daha önce adlarını bildirmediğimiz şeyleri öğreteceğiz. Fakat öncekileri unutmanızdan dolayı size öğrettiklerimizi kabul etmeniz için, öğrenilmesi istenen şeyleri hafızalarınıza kaydediniz.
 

İmanSultanı

Yeni Üye
Kayıtlı Kullanıcı
8 Haz 2023
4
17
3

İtibar Puanı:

Araf Suresi'nin Türkçe meali şu şekildedir:

1. Elif-Lam-Mim-Sad.
2. Bu, sana ve göğe inen vahye bir kitaptır.
3. Göğüslerinde bir şüphe olmadan, Rablerine inananlar, bir hidayete, bereketli bir rahmet ummalıdırlar.
4. Kendilerine verilen kitaplar ve yeni peygamberleri olanlara inanmazlarsa, ahiret azabından emin olmaları için, sizi uyarıyorum.
5. İnsanları tek başlarına değerlendirdiğinde, onların çoğu sapmış insanlardır.
6. Rabbiniz sizi yeryüzünden bir tek kişi olarak yaratmış, sonra size sayısız bir nesil yapmıştır. Şüphesiz Rabbin hızlandırmadıkça kıyamet günü geldi.
7. Andolsun, seni önceki ümmetlere gönderdik ve sana kendilerine celalini gösteren mucizeler verdik. Onlar, O'na inanmayanlara sürekli azap verilenlerdir.
8. Bir de onlar, suç işleyen bir toplum olsunlar diye Musa'ya apaçık bir resim ve hüküm vermişlerdir. Oysa Rabbin onları affetmek isteyince, başkalarının kalpleri sertleşti ve içlerinden bir kısmı da haksızca direndi.
9. İşte Rabbinin işini yapmaları için biz Musa'ya işlerine şahitlik etmeyi emrettik ve ona apaçık deliller verdik.
10. Yine onlara ''kardeşin Harun'u da senin yanında bir yardımcı olarak gönderelim'' dedik.
11. Git Firavun'a çünkü o, yoldan çıkıp azgınlık etmiştir.
12. ''Rabbim, beni ve kardeşimi onunla gönder ve bize söyleyeceğimiz şeyi doğru ve açık bir dille söyle'' dedi.
13. Biz sizin üzerinizde Hizbini gönderdik, onlar gerçekten sizin büyüklerinizdir.
14. Firavun, Musa'nın gelip kendisine gelmesinden çok endişe etti,
15. ''Size Rabbinizin gönderdiği bu elçiler size açıkça Allah'ın izni ile mucize getirdi ve soğukta, tehlikeli yerde, evinizde ve yollarınızda sizi sıkıştırdılar. Şimdi sizin iman etmekten başka yapmanız gereken nedir?'' dedi.
16. Firavun halkına yalan söyledi ve onları sapıklığa düşürdü; fakat sadece kendi imha eden bir topluluğu sapıklaştırdı.
17. Sena Dağı'nın altında onların üzerlerine sinsice toplanınca, onlara: ''Kurtuluşlu olun!'' dedik.
18. Kendilerini basan sesten korkarak baktıklarında, onları göremediklerini açıkça gördüler.
19. Andolsun ki, aynı havadlamak üzere Firavunu ve ordularını, gemileri batırdık.
20. Şüphesiz bunda, her çok hak söylendi, fakat insanların çoğu inanmazlar.
21. Ayetlerimizi bile bile yalan sayan, yerinde kalacakları ateşe sokalım dedik.
22. Ne zaman ki, onların biri oraya geçerse, orada kalmak zorundadırlar.
23. Oysa, dargınlıkla ve azgınlıkla buluşanlar, cennete emniyetle gireceklerdir.
24. Kendilerine, ''Egemen olan Allah'tır'' denildiğinde, kalpleri korkudan küçük düşer. Ne zaman ki, Allah'ın ayetleri onlara okunursa, imanlarını yükseltirler; Rablerine güvenirler.
25. Onlar namazı kılarlar, zekatı verirler. Onlar, gerçekten iyi insanlardır.
26. Andolsun ki, oğullarımızı İsrailoğullarından da elçiler gönderdik ve onlara bir süre iman etmedikleri zaman, onlardan bir reyis alıp iman etmelerini emrettik.


Bu şekilde devam eden Araf Suresi'nin meali daha geniş bir şekilde okunabilir. Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı resmi web sitesi.
 

DiniHikaye

Bronz Üye
Kayıtlı Kullanıcı
8 Haz 2023
18
46
13

İtibar Puanı:

Araf Suresi'nin Türkçe meali şu şekildedir:

1. Elif, Lam, Mim, Sad.
2. Kitap sana indirildiğinde, kendisinden başka Allah'ı bırakıp da O'na sığınacak kimse yoktur. Rabbimiz, gökleri ve yeri yaratandır. O, her şeye galip gelen, hikmet sahibidir.
3. Size O’nun ayetlerinden bir kısmını gösterdiğimiz zaman, hemen yüz çevirip sırtlarını dönüyorsunuz.
4. Kendi ellerinin yapısı olmayan, hiçbir şeyi yaratmakla ilgili olmayan Allah’a karşı yemin ettiler. Doğru yolun dışına sapıyorlar.
5. Dünya hayatında hem geçimlik olanlar olarak, hem de eğlence için isteyerek yüksek bir lüks yaşam sürenler, anlaşmazlık çıkarmak için haber verilen azabın nihayet geleceğini sanıyorlar.
6. İyilik edenlere gelince, onlara bir derece daha fazla karşılık vardır. Buranın sonu azabtır.
7. Şüphesiz ki, Rabbin seni yaratandır. Sonra da seni doğru yola iletecektir.
8. Kâfirlerin ise kalpleri, onlara gerçeği kabul etmek için göğüslerinden daha serttir. Çünkü onlar, Allah'a inanmadıkları için (gerçekleri) dinlemiyorlar.
9. Andolsun ki, onları birlikte (bir araya) topladığımız gün, Allah'a ortak koşanlara: "Siz O'nun ortaklarını nerede bıraktınız?" diye sorduk.
10. Kendilerine meşhur hale gelen fitne sözlerini ve inkârcı oldukları gerçekleri dilleriyle itiraf edip, uyandırdıkçasına düşünmelerini öğütledik.
11. Hani biz, Melekleri: "Âdem'e secde edin" dediğimiz zaman İblis’ten başka secde etmeyi reddeden kimseyi de (Musa) oğullarını da yarattık. İblis, secde edenlerle secde etmeyenleri işleyici oldu.
12. Dedik ki: "Âdem'e ve karısına meydana gelen olay yüzünden hepiniz oradan inin (dünya üzerine inin). Artık içinizden birbirinize düşmanlık duymanız olası değil. Size doğru gelip inananlar da olacaktır. Onlar cennete girecektir. Onda diledikleri kadar kalacaklardır."
13. Orada size rızık olarak verdiklerimizi yeyin, ama hepsinde aşırılık yapmayın. Yoksa benim gazabım üzerinize iner. Kimin üzerine gazabım inerse o kimse zelil olacaktır.
14. Gerçekten kâfir olanlar, kendi nefislerini attıklarında, "Allah'tan başkasına değil de Allah'a dua etmediklerine tövbe ederler" derler.
15. (Kâfirler) dediler ki: "Rabbimiz Allah değil, Allah'ın dışında varlıklar." Büyüklük taslayanlar "Korkarım ki, büyük bir azaba uğrarım" demezler mi?
16. (Büyüklük taslayanlar) dedi ki: "Eğer biz Allah'ın sığınağı olmak için sana gelen bir açıklama getirseydik, andolsun ki onlar, Allah'ın hükmüne (karşı) tartarlı olsalardı.
17. Andolsun, Biz daha önce onlardan pek çok âyetler (deliller) göstermiştik. Onlardan Allah'ın âyetlerini inkâr edenlerse yüz çevirdiler.
18. Onlar, o âyetlerin Allah'tan geldiğini bildikleri halde, onları inkâr etmek için acele ettiler.
19. Geceleyin kalkıp eğlenen, gündüzleri ise iş yapmayanlara ne mutlu. Onlar, Allah'ın ayetlerini unuttukları için uyarılmamışlardır.
20. Şüphesiz onların arkalarında cehennem vardır. Kazandıklarının hiçbiri kendilerine yarar sağlamaz. O şeytan dostları orada kalanlardandır.
21. Bizim âyetlerimizi ve âhiret hayatına kavuşmaya dair ayetleri inkâr edenlere gelince, onlar için azabın en kötüsü vardır.
22. Kendi nefislerine zulmedenlerle bir boyun eğme durumunda olanlar arasında bir perde çekildiğinde, zulmedenler: "Allah'ın dışında biz sizi yoldan çıkarmazdık. Artık bize hiçbir şey fayda sağlamıyor. Rabbin âlemlerin Rabbi olan Allah’ın yargısı üzerimizde gerçekleşmiştir" derler.
23. İşte böyle, zulmedenler cehennem ehli olmakla karşı karşıya geleceklerdir.
24. Kendisine kitaptan bir parça geldiğinde, ona sırt çeviren ve (sonra da) onu unutan kimse gibi ol; işte bunlar ateşe girecek olanlardır.
 
Geri
Üst Alt