Bu soruya cevap vermek için öncelikle şunu belirtmek gerekir: Tanrı'nın varlığına inanmak ya da inanmamak kişisel bir inanç meselesidir ve herkesin hakkıdır. Bu nedenle, bir kişinin inançlarına saygı duyulmalıdır.
Eğer bir kişi Tanrı'ya inanmıyorsa, Tanrı'nın varlığına ilişkin hiçbir şey yapması gerekmez. Ancak, Tanrı'ya inanmayan birinin varlığına ilişkin olarak ne olacağına dair bir inanç veya varsayımı varsa, bu kişinin kendisi için uygun olan inançlara göre davranması ve buna göre yaşaması gerekir.
Birçok din ve inanç sistemi, özellikle de Hristiyanlık, İslam ve Yahudilik, cennet ve cehennem gibi kavramlarla ilişkilendirilen bir sonraki hayata inanırlar. Bu inançlara göre, Tanrı'ya inanmayanlar cehennemde yanacaklardır. Ancak, bu inançlara göre, Tanrı'nın merhameti ve affı her zaman söz konusu olabilir ve bir kişi günahlarını itiraf edip pişmanlık duyduğunda, Tanrı onları affedebilir.
Bir kişi, Tanrı'nın varlığına inanmasa bile, ahlaki değerlerine, insan haklarına saygı göstermesi, başkalarına yardım etmesi, doğayı koruması ve topluma katkıda bulunması gibi evrensel değerleri uygularsa, kendisi ve toplum için iyi bir örnek teşkil edebilir. Bu nedenle, herkesin inançlarına saygı duyulmalı ve diğer insanlarla birlikte yaşarken, birbirlerine karşı saygılı olunmalıdır.