Benim tercihim, Ortaçağ Avrupa’sı olurdu.
Ortaçağ Avrupa'sının yaşamış olduğu dönem, İsa'nın ölümünden sonra başlayarak, 1500’lü yıllara kadar uzanıyor. Ortaçağ, insanlar için çok karanlık ve tehlikeli bir dönemdi. İnsanların, inançlarına bağlı olarak her türlü tehdite açık olduğu, haksız adaletsizliklere maruz kaldığı, ortalama insan yaşamının kısalık özelliğine ve tahmin edilemezliğine rağmen, Ortaçağ Avrupa'sının yaşamış olduğu dönemerin yaşanmasını isterdim.
Çünkü, Ortaçağ dönemi, birçok anlamda insanların günlük yaşamını geliştirmesine ve zenginleşmesine olanak sağlamıştır. Ortaçağda önemli gelişmeler oldu tarım, sanayi ve ticarette. Ayrıca, Ortaçağdaki insanlar, manevi konularda köklü değişikliklere meydan okudular. İnançlarına bağlı olarak, Ortaçağ insanlarının geliştirdikleri inovatif düşünceler ve uygulamalar sayesinde, Ortaçağ döneminde insanlar, doğayla ve aralarındaki ilişkiyi anlamak için yeni yöntemler aramaya başladı. Toplumsal, kültürel ve sanatsal alanlarda önemli gelişmelere tanıklık edildi.
Ortaçağ Avrupa'sında yaşamak, çok derin bir deneyim olurdu. Eski anlayışlarla yeni anlayışların karşı karşıya gelmesini görmek, bazen bu anlayışların nasıl bir araya gelebileceğini öğrenmek, yeni fikirlerin nasıl ortaya çıktığını izlemek, insanların kökleriyle nasıl bağlantı kurduklarını görmek; bunlar olur. Ortaçağ dönemi, merakının doruklarına çıkarmanıza olanak verecek bir dönem olarak görülür.