Biyolojik savaşlar, insanlar veya hayvanlar üzerinde etkili olan biyolojik ajanların kullanıldığı savaşlardır. Biyolojik ajanlar, bakteri, virüs, mantar veya toksinler gibi mikroorganizmaları içerir.
Biyolojik savaşların tarihi, antik çağlara kadar uzanabilir. Örneğin, kuşatma sırasında kalelerin içine hastalıklı hayvan leşleri atılması gibi basit biyolojik saldırılar kullanılmıştır. Ancak biyolojik savaşın modern formu, 20. yüzyılın başlarında sağlanan teknolojik gelişmelerle ortaya çıkmıştır.
Bir biyolojik saldırı, bir düşmanın ordusunu veya halkını etkilemek için kullanılabilir. Biyolojik ajanlar, hava, su veya gıda yoluyla yayılarak hızla yayılabilirler. Bu tür saldırılar, büyük insan kayıplarına, hastalanmalara ve sosyal çöküntülere neden olabilir.
Biyolojik savaşlarda kullanılan ajanlar arasında antraks, tifo, kolera, şarbon ve grip virüsleri bulunur. Bu tür saldırılar, özellikle insanlarda ölümcül sonuçlar doğurabilir. Biyolojik savaşların etkilerini hafifletmek için tıbbi müdahaleler, karantina önlemleri ve aşılar gibi önlemler alınabilir.
Biyolojik savaşlar, uluslararası anlaşmalar ve yasalarla yasaklanmıştır. Biyolojik silahların kullanımı, insanlık dışı savaş taktikleri olarak kabul edilir ve uluslararası toplum tarafından kınanır. Bununla birlikte, bazı ülkelerin hala biyolojik silah stokları olduğu veya biyolojik silahlar üzerinde çalışmalar yaptığı ve potansiyel olarak kullanabileceği bilinmektedir. Bu nedenle, biyolojik savaşlara karşı önlemler ve hazırlıklar devam etmektedir.