Leonardo da vinci'nin şifresi neydi
Leonardo da vinci'nin şifresi sizce neydi?
Göğe yükselme konusu kafasını kurcalarken elbette gökyüzünde olan bitenlere de yakından bakıyordu. Bir hareket vardı, peki bu hareketin merkezi neresiydi? Gökte gördüğü neydi, kimse bilmiyordu. O gün emin olduğu şey ise ölümüne neden olabilirdi.
Defterini açtı; kalemini ağır ağır eline aldı. Solaktı ve soldan sağa yazmaya alışmıştı. Onun yazdıkları ancak bir ayna yardımıyla anlaşılabilirdi. Birileri okusun diye değil, tekrar tekrar göz atabilmek için yazardı. Defterleri bir tür sırlar atlasıydı. Çizimler, planlar, notlar, alıntılar vardı bunlarda ve hiçbirini yayımlamayacak, kimseye de göstermeyecekti. Herkes kilisenin bildirdiğine iman etmiş, güneşin dünyanın etrafında döndüğü tezini sorgulamamıştı bile. O gün o sayfaya, asırlar sonra dahi birçok bilim insanının hayatını tehlikeye atacak, kilisenin tümden reddettiği o gerçeği yazdı:
“Güneş aslında dönmüyor
Bir özellik de Mona Lisa’nın duruşundaydı. O güne kadarki alışkanlık, figürü tam karşıdan ya da siluetten çizme yönündeydi. Leonardo hafif yandan çizerek, başka bir görünüm imkanını arıyordu. O ezberlere değil, imkanlara ve ihtimallere inanıyordu.
1519’daki ölümünden bu yana, yani tam 500 yıldır hâlâ yeteneklerine hayran bırakan ve tartışılan bir deha olan Leonardo’nun çalışmalarında sırlar, gizler, gizemler aramak anlaşılırdı. Ama komplo teorileriyle vakit kaybetmek yerine matematik ve mühendislik yeteneklerini nasıl el becerisiyle birleştirdiğine bakmak gerekiyordu. Zira onun gerçek dehası, birkaç fırça darbesinin bir iki rakama benzeyip benzemediğinde değil, çağları aşan teknik ve gözlem yeteneğindeydi. Onun dehasının gerçek sırrı, bilime ve hislere olan inancında gizliydi. Bir ölünün bedenine de bir canlının gözlerine de aynı merakla bakan, duyguların ve dalgaların değişimlerini aynı ilgiyle izleyen, rakamların ve insanların sonsuzluğuna kendini adayan Leonardo’nun sırrı, buradaydı.
Adanmış bir ruh olarak, “Güneş aslında dönmüyor” diye yazarken de sonsuz bir merakın giderilmesinin hazzını yaşıyordu. Defterine bu cümleyi yazdıktan sonra yüzünü hemen yeni arayışlara döndü. Her bulgusu, sonsuzluk nehrinde yeni bir kulaç demekti ve belki de bir tek kulaçlarını saymıyordu. Sırlar atlasında ise yalnızca hakikat ve hissiyat vardı
Moderatör tarafında düzenlendi: