En güçlü argüman bana Tanrı'nın varlığını kanıtlamaya iten, doğada var olan sonsuz düzen ve güzellik olmalıdır. Buna, dünyamızın tesadüfen oluşmuş olamayacağını ve yalnızca sonsuz ilim ve akıl sahibi biri tarafından yaratılmış olabileceğini söylemek için hemfikiriz. Her şey gibi her şeyi tekrar eden bir düzenin kendiliğinden meydana gelme ihtimali olmadığı için, dünyamızın sonsuz bilgi ve güzellik içeren formuyla ortaya çıktığını düşünmek mantıklı. Bununla birlikte, düşünce ve duygu alanlarında da herhangi bir şeyi materyalist dünya görüşünün açıklamayacağı tarzda ortaya çıkan, insanın başkalarıyla paylaştığı gerçekleri bulmak oldukça olasıdır. Bu tür şeylere, İncil'den insanın Tanrı'ya yönelme yönünde, bize sağlanan özel rehberler olarak bakmak daha akla yatkındır. İnsanın bu ulaşılamaz ve dibe çöken duygusu, Tanrı'nın varlığı hakkında kuvvetli bir savunmaya konu olabilir.
Tanrının olmadığına sizi iten en güçlü argüman ise: Bu tartışma nereden geliyor? Ortodokslar ile ateistler arasındaki bilimsel / dinsel tartışmayı veya daha geniş bağlamda günümüzde Tanrı'ya inananlara ve inanmayanlara tanık olunan tartışmaları ifade ediyor olabilir.
Günümüzde, en güçlü argümanlar nispeten objektifler üzerinden inşa edilmelidir. Puritan düşünceleri ve fantezileri ile birlikte, ortodoksaların ispatlamaya çalıştıkları Tanrı'nın varlığı, modern dünyada modaya uygun değildir. Var olsaydı, daha antipatik davranışlar göstermemizi gerektiren olaylar olmazdı veya olmamalıydı. Bunun yerine, var olsaydı, belirli etik ve moral yükümlülüklerimizi veya verdiği ödülleri veya cezaları haklı kılacak birtakım prensipler ve kurallar vardı. Fakat bugün, günah işlersek insanlık tarafından ödüllendirilemeyiz veya cezalandırılamayız.
İnsanların algıladığı katı delillerin tamamının eksiklikleri bulunmaktadır. Dolayısıyla, bir ateistin bu konuda en güçlü argümanı, Tanrı'nın olası varlığı hakkında net bir bilgi bölümü olmadığını, sınırlı argümanlar ile desteklenen ön şartların ve prensiplerin temelinde olduğunu kabul eder. Bu, Tanrı'nın var olmadığı iddia üzerinden yapılan yorumların oldukça özgürce tartışılabileceği anlamına gelir. Örneğin, ateistin ortaya çıkardığı bir argüman olarak, haksızlık, zulüm ve onun karşısına çok ilginç, belki de hurda bir çözüm olan kutsal bir ahireti, mutlak adaletin gerçekleşmediğini gösterebilir. Bu gibi durumlar, insanları Tanrı'nın var olmadığı sonucuna çekiyor.
Sonuç olarak, ateistler açısından en güçlü argüman, günümüzde net kanıtlar olmaksızın Tanrı'nın varlığı hakkında bir tür spekülasyon oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Tanrı'nın bulunmadığının kanıtı olarak belirli bilimsel yaklaşımlar, dünyadaki çözümsüzlükler ve Tanrı'nın istediği haksızlık ortamı ortaya konulabilir. Bu, olası Tanrı'nın varlığının ispatlanmasında yeterli olmayacağını, bunun yerine kullanılacak fiziksel kanıtların varlığını veya olmayışının önemi olduğunu da içerir.