Salman Rushdie'nin Midnight's Children romanı, postkolonyal İngiliz edebiyatında önemli bir yer tutar. 1981 yılında yayınlanan bu roman, Rushdie'nin en ünlü eserlerinden biridir ve yazarın başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.
Roman, Hindistan'ın bağımsızlığını ilan ettiği 15 Ağustos 1947'de doğan Saleem Sinai'nin hikayesini anlatır. Saleem ve diğerleri, bağımsızlık sonrası Hindistan'da yaşanan sosyal ve siyasi değişimleri deneyimlerken, hayatlarının bir dizi trajik olay ve sürprizle karşılaşırlar.
Midnight's Children, postkolonyal İngiliz edebiyatında önemli bir rol oynar çünkü yazarın kendi hayat hikayesiyle, Hindistan'ın bağımsızlık mücadelesinin hikayesi arasında bir bağlantı kurar. Roman aynı zamanda, Hindistan'ın bağımsızlık mücadelesinin yanı sıra, 20.yy İngiliz edebiyatının belirgin özelliklerinden olan kişisel tarih anlatısı, gerçeküstücü unsurlar ve anlatı teknikleriyle de bağlantılıdır.
Midnight's Children, yalnızca saldırgan İngiliz kolonizasyonunun etkileriyle yüzleşen Hindistan'ın edebiyatını ele almakla kalmaz, aynı zamanda Avrupa edebiyatının etkisi altındaki bir ülkede, postkolonyal düşüncenin, kimliklerin ve kültürlerin karmaşıklığına odaklanır. Roman, İngilizce edebiyatında sömürgeleştirme sonrası edebiyatın taşıdığı huzursuzluğu ve bunalımı da yansıtır.
Salman Rushdie, Midnight's Children ile tarihsel olaylar, kişisel anlatı ve edebi anlatı teknikleri arasındaki bağlantıyı kurarak postkolonyal İngiliz edebiyatının öncülerinden biri haline geldi. Bu roman, hem İngiliz edebiyatının hem de genel olarak edebiyatın modern dönemi için önemli bir örnek teşkil eder.
Roman, Hindistan'ın bağımsızlığını ilan ettiği 15 Ağustos 1947'de doğan Saleem Sinai'nin hikayesini anlatır. Saleem ve diğerleri, bağımsızlık sonrası Hindistan'da yaşanan sosyal ve siyasi değişimleri deneyimlerken, hayatlarının bir dizi trajik olay ve sürprizle karşılaşırlar.
Midnight's Children, postkolonyal İngiliz edebiyatında önemli bir rol oynar çünkü yazarın kendi hayat hikayesiyle, Hindistan'ın bağımsızlık mücadelesinin hikayesi arasında bir bağlantı kurar. Roman aynı zamanda, Hindistan'ın bağımsızlık mücadelesinin yanı sıra, 20.yy İngiliz edebiyatının belirgin özelliklerinden olan kişisel tarih anlatısı, gerçeküstücü unsurlar ve anlatı teknikleriyle de bağlantılıdır.
Midnight's Children, yalnızca saldırgan İngiliz kolonizasyonunun etkileriyle yüzleşen Hindistan'ın edebiyatını ele almakla kalmaz, aynı zamanda Avrupa edebiyatının etkisi altındaki bir ülkede, postkolonyal düşüncenin, kimliklerin ve kültürlerin karmaşıklığına odaklanır. Roman, İngilizce edebiyatında sömürgeleştirme sonrası edebiyatın taşıdığı huzursuzluğu ve bunalımı da yansıtır.
Salman Rushdie, Midnight's Children ile tarihsel olaylar, kişisel anlatı ve edebi anlatı teknikleri arasındaki bağlantıyı kurarak postkolonyal İngiliz edebiyatının öncülerinden biri haline geldi. Bu roman, hem İngiliz edebiyatının hem de genel olarak edebiyatın modern dönemi için önemli bir örnek teşkil eder.