Osmanlı döneminde harem, padişahların ve diğer yöneticilerin kadınları toplu olarak yaşadığı yerdir. Harem, kelime anlamı olarak "yasak" veya "mahrem" anlamlarına gelir. Osmanlı harem sistemi, İslam'ın örtünme ve aile yaşantısı konularındaki prensiplerine uygun olarak düzenlenmiştir.
Harem, sadece padişahın eşi ve cariyelerinin yaşadığı yer değildi. Hünkâr mahfili, Has oda, İkinci harem, Valide sultan dairesi gibi bölümlerden oluşurdu. Sarayda yaşayan erkeklerin sadece saray ağaları ve vezirler arasından seçilmesi nedeniyle hizmetkarların kadın olması gerekirdi. Saray hizmetkarlarının kadın olması, ailelerinden uzakta olmaları nedeniyle Osmanlı kadınlarının iş gücü içinde yer almasının önünü kesmiştir.
Haremdeki kadınlar, eğitimli ve yetenekli olduklarında, kendi alanlarında ünlü hale gelebilirdi. Örneğin, III. Murad'ın eşi Rabia Gülnuş, çağının en iyi şairlerinden biri olarak kabul edilirdi. Öte yandan, haremde yaşayan kadınlar da sıkı bir sınırlamaya tabi tutulur.
Harem, İslam'ın kadına verdiği haklarla bağdaşmaz ve kadınların gelişmesini sınırlar. Bu nedenle Osmanlı sarayı dışındaki kadınların eğitiminde geri kalmıştır. Ayrıca, harem kültürü, kadınların sadece erkeklere hizmet etmek ve onların beğenisine sunulmak için var oldukları şeklinde bir düşünce sistemini pekiştirir.
Harem, sadece padişahın eşi ve cariyelerinin yaşadığı yer değildi. Hünkâr mahfili, Has oda, İkinci harem, Valide sultan dairesi gibi bölümlerden oluşurdu. Sarayda yaşayan erkeklerin sadece saray ağaları ve vezirler arasından seçilmesi nedeniyle hizmetkarların kadın olması gerekirdi. Saray hizmetkarlarının kadın olması, ailelerinden uzakta olmaları nedeniyle Osmanlı kadınlarının iş gücü içinde yer almasının önünü kesmiştir.
Haremdeki kadınlar, eğitimli ve yetenekli olduklarında, kendi alanlarında ünlü hale gelebilirdi. Örneğin, III. Murad'ın eşi Rabia Gülnuş, çağının en iyi şairlerinden biri olarak kabul edilirdi. Öte yandan, haremde yaşayan kadınlar da sıkı bir sınırlamaya tabi tutulur.
Harem, İslam'ın kadına verdiği haklarla bağdaşmaz ve kadınların gelişmesini sınırlar. Bu nedenle Osmanlı sarayı dışındaki kadınların eğitiminde geri kalmıştır. Ayrıca, harem kültürü, kadınların sadece erkeklere hizmet etmek ve onların beğenisine sunulmak için var oldukları şeklinde bir düşünce sistemini pekiştirir.