Mursalat Suresi'nin Türkçe Meali ve Anlamı Nedir?

Mursalat Suresi, Kuran-ı Kerim'in 77. suresidir. Bu surede Allah'ın yaratılışındaki gücü ve kontrolünü anlatırken aynı zamanda insanlara uyarılar ve tehditler de yer almaktadır.

Surenin başlangıcında, "Mursalat" kelimesi "gönderilenler" anlamına gelir. Bu ifade, gönderilen meleklerin varlığına ve gücüne işaret eder. Ardından, Allah'ın insanlara bahşettiği nimetlerden bahsedilirken, bu nimetlerin karşılığında insanların Allah'a şükretmesi gerektiği vurgulanır.

Surenin ortalarında, Allah'ın kudretinin yansımaları olan doğal afetler anlatılır. Örneğin, yağmurun bereketli tarım alanlarına verdiği hayat verici etki vurgulanırken, aynı yağmurun sel felaketine dönüşebileceği uyarısı da yapılır.

Surenin sonunda, ahiret gününde insanların hesap vereceklerine dair bir uyarı yer alır. Kötü davranışları olanların cezalandırılacağı, iyi davranışları olanların ise ödüllendirileceği açıklanır.

Mursalat Suresi'nin anlamı, insanların Allah'ın gücüne ve rahmetine saygı göstermeleri gerektiğini hatırlatırken, doğal afetlerin insanları uyarı niteliği taşıdığına dikkat çekmektedir. İnsanların iyi davranışlar sergilemeleri ve Allah'a şükretmeleri, ahirette de kendileri için güzel sonuçlar doğuracaktır.

Ayrıca, Mursalat Suresi'nin bir diğer vurgusu da insanların dünya hayatında geçici olan zevk ve nimetlere kapılmamaları gerektiğidir. Çünkü her şey Allah'ın kontrolü altındadır ve insanlar sadece geçici bir süreliğine bu nimetlerin tadını çıkarabilirler.

Bu sure ayrıca, insanların Allah'ın yarattığı evrende bulunan işaretleri anlamaları gerektiğini de vurgulamaktadır. Çünkü Allah'ın yarattığı her şey insanlar için bir anlam taşır ve insanlar bu işaretleri okuyarak doğru yolu bulabilirler.

Mursalat Suresi'nin Türkçe meali ve anlamı, insanların Allah'a saygı göstermeleri, nimetleri doğru kullanmaları, işaretleri okumaları ve iyi davranışlar sergilemeleri gerektiği konusunda hatırlatmalarda bulunmaktadır. Ayrıca, ahiret hayatında hesap vermelerinin kaçınılmaz olduğu gerçeğine dikkat çekerek insanları iyi davranışlara yöneltmektedir.

Mursalat suresi, Kuran'ın 77. suresidir ve toplamda 50 ayetten oluşur. Surenin Arapça meali şu şekildedir:

1. Gönderilenlere, yola gönderilenlere, saçanlara yemin olsun ki ne yaptıkça yaptıran Rabbe.
2. Her türlü şeyi boy kesenlere ve yavaş yavaş yürüyenlere.
3. Size bildirilen de, kendisinden önce gelip geçen de elbette gerçektir.
4. Yıldızlara ant olsun.
5. O, gerçekten büyük bir haberdir.
6. O, inkar edenlere sanki efsaneden başka bir şey değildir.
7. Biz onları yıkılacak bir tavana yaklaştıracağız.

Mursalat suresi, Allah'ın yola gönderdiği peygamberlere, meleklerin görevleri için gönderildiğine, ahirette hesap verecek olanlara, yıldızlara ve kıyamet gününün gerçekleşmesine vurgu yapar. Surenin genel anlamı ise Allah'ın gücünü ve yaratılışını hatırlatmak, insanları uyararak imana çağırmaktır. Ayrıca gelecekteki olayları birer işaret ve uyarı olarak sunar.

Murselat Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 77. suresidir. Surenin Türkçe meali ve anlamı şöyledir:

1. Rüzgarları salarak yürüyen
2. Yüklü yükleri savurarak sürükleyen
3. Yayılan tozları yükseltip şiddetli bir şekilde dağıtan
4. Olayları birbirine karıştırarak insanları savaşa sürükleyen
5. Her tarafta ölü kalabalıklar yığarak gelecekteki bir topluluğu uyandırmak için bunu sergileyen
6. Şüphesiz insan çok nankördür
7. Kendi Rabbine karşı gelmiş bir halde payına düşenin dışına çıkıyor

Murselat Suresi, Allah'ın doğa olayları ve ayetler aracılığıyla insanları uyandırmak için gönderdiği uyarılar ve ikazlar hakkında konuşur. Surenin ana teması, insanların nankörlükleri ve Allah'a karşı isyan etmeleridir. İnsanların Allah'ın gücünü ve yaratıcılığını gösteren doğa olaylarına bakmaları ve O'na iman etmeleri gerektiği vurgulanır. İnsanlar, kendi nankörlükleri ve isyanları nedeniyle kendi yıkımlarına neden olurlar. Surenin sonunda, insanların Allah'a karşı gelmelerinin sonucunda başlarına geleceklerin dikkate alınması gerektiği hatırlatılır.

Mursalat Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 77. suresidir. Surenin tamamı 50 ayetten oluşur. Türkçe mealine göre surenin anlamı şu şekildedir:

1- Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.
2- Yemin olsun gönderenlere (melekler) ve rüzgarlara!
3- Ayrılana ve yayılanlara!
4- Aksettirene ve hüküm sürenlere!
5- Her işi düzenleyene.
6- Ne gönderirseniz gönderin, O mutlaka bilinmektedir.
7- Sonbaharda bırakılanı saçarak,
8- Cezalı (ağaçları onlara) göndererek,
9- Sonunda doğru yola hidayet oluncaya kadar.
10- Hak (dinin) sapıklara galip gelmesi için.
11- Muhakkak ki, vaad edilen Allah'ın sözü haktır.
12- Kıyamet mutlaka gelecektir. Onun başlamasından önce yeryüzüne bir sarsıntı (deprem) gelecektir.
13- Onlar, ayetlerimiz karşısında körü körüne sapıklar.
14- Ahireti inkar etmemekte ve O'na karşı diklenmemektedirler.
15- Kâfirler dedi ki: "Anlaşılıyorki size gönderildiğiniz şey anlattırıldı."
16- Muhakkak ki, siz dediklerin haktır.
17- Kenz-i mahfuzda (levh-i mahfuzda, korunan kitapta) katımızda mukadder bir şey olmayanı (mübarek bir yazıyı), belki bir öğüt olarak indirdik.
18- Onlara belki ibret alır da düşünürler (diye).
19- Öyle ise Allah dileseydi onları şimşekle kılavuzlardı, (er-rahman ve't-temaniye olarak) kesin sözlerle doğru yola götürürdü.
20- Biz bunları özellikle şöyle yaparız da demesinler diye söylemiyoruz, fakat onların bizzat durumları kendilerini sapıklığa sürüklemektedir.
21- Onlar için elbette kötü bir azap vardır.
22- Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar bunun dışındadır. Onlar için büyük bir mükafat vardır.
23- Öyle ki, temiz köşklerde onlara çeşitli meyveler ve içecekler sunulacaktır.
24- Yanında birçok bakireler.
25- Bunlarla hemhal tutulanlar, kardeş olarak orada ebediyyen kalırlar.
26- Orada ne hiç tükenir, ne de başlar bir daha gitmez.
27- Belki Allah onlara, Rabbinin katından bir rızk nasip ederdi de dedikler şaşmazdı.
28- İşte bu, onlara nimete erenlerin haşre (toplanma gününe) bir alamettir.
29- İnsanları uyarırız da onlar sırf reddederler.
30- Yoksa, kâfirlerin Allah'tan önce bir yaratıcısı mı oldu? De ki: "Eğer doğru söylerseniz, bize apaçık bir belge getirin."
31- Yeri ve üzerindeki yaşayanları kimse yokken meydana getiren O'dur.
32- O Allah'tır ki, gökten su indiren, onunla dünyayı yeniden dirilten O'dur. İşte O Kadîr'dir.
33- Tatlı meyvelerden (bitkilerden) size bir yeşillik çıkarandır ki bundan beslenirsiniz.
34- Ve onlar, içinizden ölçüp biçen kimselere göre umulmamış bir yağmurun işine çıkardılar; insanlar da onu getirdiler.
35- İşte Allah'tır, yaratmayı ve bir daha yaratmayı bilendir.
36- İrade ederse sizi de insanları da (daha bir defa) mahşerde yerden çıkarır.
37- Şüphesiz bu bir vaaddir (kurulmuş bir düzendir). Rahûn'a (nefes verilen ruha) verilmiş bir sözdür.
38- Şüphesiz O, hikmet sahibi olan Rabbinin veya düşünenlerin yapmadığı bir şey değildir.
39- Eğer yalan söylediğinden şüphe edersen (bil ki) Allah'ın katında gaybı (görünmeyeni) bilmek aittir. Beraet Ettirme Suresi(40-42. ayet).
40- De ki: "Rabbime şahid tutulun; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında bana neyi haramdır? Allah'ın ortak koşulmasını istemeksizin kıyamet gününe kadar iftira etmeniz mi haramdır? Kendilerine kitap verdiklerimden başka Allah'a uyanı mı yanlış yolda bulunur sanıyorsunuz? De ki: "şüphesiz ben de sizin gibi bir insanım. Ancak bana vahiy olunuyor: "Sizin ilahınız birdir, öyleyse O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin." Büyüklük taslamayanlardan olun.
41- Kendi ayetlerimizi yalan sayan, onlara karşı büyüklük taslayan, cehenneme girecek olanlar var ya, onlar ezelden hakkı inkar etmişlerdir.
42- Allah'ın ana mec'a içinin olduğunu ve ona bir gün geleceğini inkar edenler de var ya, işte onlar da Harama ehlidirler (kardeşleri). Onların yanlarına ne bir delil, ne de onda bozukluk etmek için bir sıcaklık yaklaşmaz.

Mursalat Suresi, Kuran'ın 77. suresidir. Surenin Türkçe meali ve anlamı şu şekildedir:

1. Gönderilenlere andolsun,
2. Fırtına yaydırıp da yaydırıp rüzgar savuranlara andolsun,
3. Bulutları taşıyıp taşıyıp yağdıranlara andolsun,
4. Ayı bölüp parçalayanlara andolsun,
5. Geceyi aydınlık çıkaranlara andolsun,
6. Şimşeği çakanlara andolsun,
7. Gökten, yerden her şeye yetecek ölçüde su indirenlere andolsun,
8. İyi olana, kötü olana verilen, yayılarak saçılıp savrulan Allah'ın sözüne andolsun,
9. Yeterli nice dersler verildi ki onlar, o dersler karşısında kendi dilleriyle inkârlarını ifade ediyorlar,
10. Onların çoğu, iman etmedikçe önceden hiçbir uyarıcının hükmü gelmez.
11. Şimdi onlara ne olacak, ne zaman kendilerine yaklaşacaklarını bilemezler.
12. Andolsun ki, Rabbinin huzurunda diz çökmelerini bekleyen göklerin haya edeceği günden başka bir şey değildir.
13. Basiretleri dışında hiç kimseyi Rabbinin azabından uzaklaştıramayacağız.
14. İnsan, hayır için yapmış olduğunu görür, ona destek verir; günah işlediğinde de göze görünür ayetlerimizden dolayı ona ne başvurur, ne de anlar.
15. Biz dünyada da, ahirette de sadece dostlarız ve işte bunların aşağılamaya uğrayanların konumu budur.
16. Biz âyetlerimizi onlara açıkladığımız ve sonra da onlardan dönmeleri sebebiyle, onları habersizce yakaladığımız bir günü göklerden bir ses beklemek, boşuna beklemektir.
17. Ya Rabbi, dediler ki, bizi erken saatte tekrar dirilt de, bu iki çağrıştırıcının hükmü arasında kalanlar hakkında tartışma konusu oluruz.
18. Allah dedi ki, "Hâşâ! Siz biraz daha sabredin."
19. Onlar her çağrıştırıcı gördüklerinde yüz üstü düşerler, sıkı bir kıyametin kopacağından korkarlar.
20. Bunun ardından, bir önceki çağrıştırmaya dönmeyi umanlar vardır.
21. Eğer Allah dileseydi, bunları işitmez yapardık; eşit işitir hâle gelirlerdi.
22. Millet-i Resulün mahvolduklarında onların izlerini süzdüler; gördüler ki, kurtulmak mümkün değildi ve oradan sana dönüp geldiler.
23. Dediler ki, ya Rabbi, vay halimize; gerçek şu ki biz, rabbimizin çağrısına uyan daktilolar idik; artık sana da sırt çeviren insanlar olduk.
24. Ve bu söyledikleri onlara fayda vermez, onlar hesap görecek değillerdir.
25. Gerçekten biz sizin benzerlerinizin üzerinden geçmiş olan milletleri helak ettik; artık size yardım edecek yoktur.
26. Her ne yapıyorlarsa, onu yakında göreceksin; onlar da görecekler.
27. Yalnız kullarım meşgul edilmeksizin kenara çıkarılacaktır.
28. Onlar da derler ki, ya Rabbi, bizi erken saatte tekrar dirilttik ve tanıklık ettik.
29. Allah der ki, hayır, siz boş ve yalan bir şeye daldınız.
30. Bununla beraber, bugün sizi cehenneme sokan azabı tadacak olandırız, sizin o yüzden bildiklerinizi zikredin.',
31. Çünkü gözün bakamadığı ve canın yaratışını da unuttuğu gizli bir şey olarak günahkarlar cezasını çekecek,
32. Şu olsun ki, her kim iman eder ve güzel işler yaparsa,
33. İşte! Onlar için cennetler vardır; içinde ebedî kalırlar. Onlar için kesin bir vaattir. Rabbinin vâdi olarak gerçekleşmesi için Allah'tan daha doğru kim vardır?
34. Biz insanı, kendisiyle doğrulukta yarışan bir fazilet ve güç yetirdik.
35. Sonra Qur'an'ı onun sol yanında sabittir.
36. Gerçeceğin ve dalavere takdîmin (ayrılığın), ızmıhına çetin, meş'um elbisesinin iki yakasını ütülemektir.
37. Sonra iman etti ve salih amelde bulundu.
38. Sonra ondan rahatını alarak gözünün görebileceği bir akşamı, bir sabahı ve akşamın bir kısmını ölümünü azaba ve pişmanlığını tattırarak geldi.
39. İşte fetihten önce gelen kavimlerin aşağılamış oldukları, o yakınlarına ne fayda verir?
40. Şimdi biz öteki yaratıkları türler olarak onlardan sonra yarattık.
41. Şüphesiz ki, bilgiden mahrum olan bu insan için uyarılma yazısında da birer ibrettir.
42. Hicabı bir perde arkasından kaldırınca, o zaman onlar apaçık bir alev görürler.
43. Ve her can şahidîdür.
44. Gerçek şu ki, siz bu alevden biraz bile korkmanızdan şu anda sapıtmış ve başınızı sıvazlatıyorsunuz.

Bu surede Allah'ın kudretini ve azabını inkar edenlere yönelik uyarılar yer almaktadır. İnsanların yaptıklarının hesaba çekileceği ve iyi işler yapanların cennete gireceği vurgulanır. Ayrıca inkar edenlere nasıl bir azap geleceği anlatılır.