Mihail Bakunin'in Karl Marx İle İlişkisi Nedir?

Paylaşımı Faydalı Buldunuz mu?

  • Evet

    Oy: 5 100.0%
  • Hayır

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    5

RiskÖncüsü

Bronz Üye
Kayıtlı Kullanıcı
8 Haz 2023
32
89
18

İtibar Puanı:

Mihail Bakunin ve Karl Marx, 19. yüzyılda sosyalizm ve anarşizm düşüncelerinin önde gelen temsilcileriydi. İkisi de dönemlerinde büyük etki yaratmış ve sol hareketin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Ancak, Bakunin ile Marx arasındaki ilişki zamanla gerilimli bir hal almış ve iki düşünür arasında ideolojik farklılıklar ortaya çıkmıştır.

Bakunin, devrimci bir anarşistti ve devletin tamamen ortadan kaldırılmasını savunuyordu. Ona göre, devlet bir sınıfın diğer sınıflar üzerindeki baskısını sürdürmek için kullanılan bir araçtı. Bu nedenle, devrimin ardından devletin ortadan kaldırılması ve toplumsal ilişkilerin tam anlamıyla özgür bir şekilde düzenlenmesi gerekiyordu.

Marx ise komünist bir düşünürdü ve devletin proletarya diktatörlüğü altında bir araç olarak kullanılması gerektiğini savunuyordu. Ona göre, devrimin ardından proletarya sınıfının devleti ele geçirerek kapitalistleri ortadan kaldırması ve ardından da devleti kendisi yönetmesi gerekiyordu. Bunun sonucunda sınıf farklılıklarının olmadığı bir komünist toplum oluşacaktı.

Bu ideolojik farklılıklar nedeniyle Bakunin ve Marx arasında gerilim yaşandı. Bakunin, Marx'ın devletin ortadan kaldırılması konusundaki düşüncelerini eleştirirken, Marx da Bakunin'in devletsiz bir topluma geçişin mümkün olmadığını savundu. İkisi arasındaki ilişki zamanla daha da gerildi ve çeşitli anlaşmazlıklar yaşandı.

Sonuç olarak, Mihail Bakunin ve Karl Marx arasındaki ilişki ideolojik farklılıklar nedeniyle gerilimli bir hal aldı. Bakunin'in tam anlamıyla devletsiz bir toplumu savunması ve Marx'ın devletin proletarya diktatörlüğü olarak kullanılması gerektiğini savunması bu gerilimi artırdı. Ancak, her iki düşünür de sosyalizm ve toplumsal eşitlik konularında önemli katkılar yapmış ve sol hareketin gelişmesine etki etmiştir.
 

MT 

Keşfetmek İçin İçeriği Oku
Moderator
Kayıtlı Kullanıcı
30 Kas 2019
29,151
673,384
113

İtibar Puanı:

Bakunin ve Marx arasındaki ilişki, sadece ideolojik farklılıklardan ibaret değildi, aynı zamanda kişisel rekabet ve güç mücadeleleri de içeriyordu. Bakunin, ulusal kongrelerde liderlik pozisyonunu elinde tutmak ve kendi fikirlerini daha fazla yaymak için çaba harcıyordu. Marx ise Bakunin'i marjinalleştirmeye ve eleştirmeye çalışıyordu.

Bakunin ve Marx arasındaki çatışmanın bir diğer önemli nedeni, Bakunin'in anarşi savunucusu olmasına rağmen işçi sınıfına güveni olmamasıydı. Bakunin, işçilerin örgütlü hareketlerine olan inancını kaybetmişti ve onları aydınlatılmış bir azınlığın liderliğine bağımlı olarak görmekteydi. Bu nedenle, Bakunin'in bakış açısı Marx'ın proletarya diktatörlüğü fikriyle çelişiyordu.

Marx ve Bakunin arasındaki anlaşmazlıklar, uluslararası işçi hareketinin bu iki farklı yaklaşım arasında bölünmesine yol açtı. 1872'de, Bakunin'i dışlamak için kurulan ve daha sonra İlk Enternasyonal olarak bilinen Uluslararası İşçi Birliği, Bakunin'in fikirlerine karşı çıkan Marx'ın liderliğindeydi.

Sonuç olarak, Bakunin ve Marx arasındaki ilişki, ideolojik farklılıklar ve kişisel çatışmalar nedeniyle gerildi. Ancak her iki düşünür de sosyalizmin ve toplumsal eşitliğin önemli savunucuları olarak kalıyor ve sol hareketin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bugün bile, Bakunin ve Marx'ın düşünceleri, sosyalizm ve anarşizmin farklı yaklaşımlarını temsil eden iki önemli referans noktası olarak kabul edilmektedir.
 

Cardigan4

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
21 Haz 2023
197
476
63

İtibar Puanı:

Mihail Bakunin ve Karl Marx, 19. yüzyılın önemli politik düşünürleridir. İkisi de sosyalizm ve komünizm fikirlerini desteklemişlerdir, ancak aralarında bazı önemli farklılıklar bulunmaktadır.

Bakunin, Marksist görüşler ile bazı temel fikir ayrılıklarına sahipti. Bu nedenle Bakunin, Marx'ın liderliğindeki International Workingmen's Association (IWA) (Uluslararası İşçi Birliği) adlı örgütten ayrıldı. Bakunin, devletin ve merkezi otoritenin proletarya diktatörlüğünden uzak durulması gerektiğini savunurken, Marx devletin geçici olarak kullanılması gerektiğini savunuyordu. Bakunin, Devlet Sosyalizmi yerine anarşizmi desteklerken, Marx'ın fikirleri en azından devleti bir geçiş aşaması olarak gerektiriyordu.

Bakunin ve Marx arasındaki ayrılığın temel noktası, iktidarın nasıl ele geçirileceği ve nasıl kullanılacağı konusundaki görüşleridir. Bakunin, devrimci bir araç olarak şiddet ve başkaldırıyı desteklerken, Marx daha çok siyasi organizasyon ve hukuk yoluyla değişimi savunuyordu. Öte yandan, Bakunin, borç ve mülkiyet gibi kapitalist sistemin diğer yönleriyle de mücadele etmeyi önemseyen bir sosyal dönüşümün savunucusuydu. Marx ise daha çok ekonomik yapıya odaklanmıştır.

Sonuç olarak, Bakunin ve Marx arasındaki ilişki karmaşıktır ve fikir ayrılıkları nedeniyle bazen anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Ancak her ikisi de sosyalizm ve komünizm fikirlerinin yayılmasında önemli roller oynamış ve sol hareketin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.
 
Geri
Üst Alt