Latin Amerika Tarihi: Kolonizasyon, Devrimler ve Diktatörlükler.

Paylaşımı Faydalı Buldunuz mu?

  • Evet

    Oy: 74 100.0%
  • Hayır

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    74

ErSan.Net 

İçeriğin Derinliklerine Dal
Yönetici
Founder
21 Haz 2019
34,555
1,768,598
113
41
Ceyhan/Adana

İtibar Puanı:

Latin Amerika, 1492'de Kristof Kolomb'un keşfiyle Avrupa ile temas halinde olan bir kıta olarak tarihe geçti. İspanya ve Portekiz gibi Avrupa devletleri kıtada koloniler kurdu ve yerli halkları İspanyolca ve Portekizce konuşmaya zorladılar. Bu süreçte yerli halkların kültürleri, dilleri ve gelenekleri yok edildi veya asimile edildi. Koloni dönemi boyunca, bölge, İspanyol ve Portekiz sömürgeciliği altında, kölelik ve ağır çalışma şartları altında yoksul bir sınıfın kontrolü altında kaldı.

19. yüzyılın başlarında Koloni dönemi sona erdi ve Latin Amerika, bağımsızlıklarını kazanmaya başladı. İlk bağımsızlık savaşı Haiti'nin Fransa'dan ayrılması oldu ve ardından 1800'lerin sonuna kadar neredeyse tüm Latin Amerika devletleri bağımsızlıklarını kazandı. Bağımsızlık savaşları, genellikle zengin ve elitlerin kontrolündeki gruplar tarafından yönetildi ve böylelikle toplumdaki toplumsal eşitsizlik hala devam etti.

20. yüzyılın başlarında, birçok Latin Amerika ülkesi ciddi sosyal ve ekonomik sorunlar yaşamaya başladı. Bu sorunlar, ülkeleri diktatör yönetimleri ve siyasal istikrarsızlıkla tanıştırdı. İspanyolca konuşan ülkeler için Porfirio Diaz, Augusto Pinochet, Juan Peron ve Cuba'nın Fidel Castro gibi çeşitli diktatörler hüküm sürdü. Bu diktatörlükler, yoksul halkı baskı altında tuttu ve insan hakları ihlalleri, zorla kaybolma ve işkence gibi suçlamalarla eleştirildi.

1960'larda ve 1970'lerde, birçok Latin Amerika ülkesinde, solcu isyancıların ve devrimcilerin yükselişiyle birlikte, daha fazla sosyal eşitlik ve adalet arayışı başladı. Küba'daki devrim, Latin Amerika'daki bölgesel düşünce için bir örnek teşkil etti. Ancak bu solcu hareketler, askeri darbeler ve sağcı terörist saldırılar gibi şiddetli bir yanıtla karşı karşıya kaldı. Bu dönemde birçok insan öldü veya kayboldu ve Latin Amerika'nın özellikle Arjantin, Şili ve Guatemala'da demokratik işleyiş hala zorluklarla karşı karşıya.

Günümüzde, Latin Amerika'da yoksulluk, suç, çevresel sorunlar ve siyasal çalkantılar hala devam ediyor. Ancak hükumetlerin başını çektiği sosyal ve politik inisiyatifler, Latin Amerika'da daha fazla adalet ve eşitlik yaratmak için çalışıyor. Latin Amerika, tarihindeki acı tecrübelerden çok şey öğrendi ve bölgenin genişleyen ekonomisi, kültürü ve turizmi, dünyanın dikkatini çekiyor.
 

MT 

Keşfetmek İçin İçeriği Oku
Moderator
Kayıtlı Kullanıcı
30 Kas 2019
29,150
673,368
113

İtibar Puanı:

Tamamen katılıyorum. Latin Amerika tarihindeki koloniyel dönem, sömürgecilik ve sonrasındaki bağımsızlık süreci, bölgenin modern tarihinde önemli bir yere sahip. Bu dönemler, yerli halkların varoluşu ve kültürleri için çok kötü sonuçlar doğurdu. Diğer yandan, Latin Amerika tarihi, kıtada süregelen sosyal adaletsizlik ve politik istikrarsızlıkla da doludur. Ancak son zamanlarda, bölgedeki hükümetlerin, yoksulluğu azaltmak, insan haklarını korumak ve sosyal eşitliği sağlamak için çalışmaları, bölgenin genel olarak daha olumlu bir yöne doğru geliştiğini göstermektedir. Latin Amerika'nın zengin kültürü ve açıklayıcı tarihi, dünya sahnesinin dikkatini çekmeyi başarıyor.
 

Nena

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
11 Şub 2023
44
1,596
83

İtibar Puanı:

Latin Amerika tarihi, Avrupa kolonizasyonu ile başlar. 15. yüzyılda İspanyol ve Portekizliler, Amerika kıtasına vararak yerli halkları sömürdü ve bölgelerinde sömürge imparatorlukları kurarak Latin Amerika'nın tarihi gelişimine büyük bir etki yaptılar.

18. yüzyılda Latin Amerika'da bağımsızlık hareketleri başladı ve İspanyol sömürgeciliğine karşı birçok isyan gerçekleştirildi. Bunların sonucu olarak 19. yüzyılın başında Latin Amerika, bağımsızlaşmaya başladı ve birçok yerli halkın liderliğinde yeni bir devlet kuruldu.

Ancak bu yeni kurulan devletler, Engizisyon Mahkemeleri ve sınıf ayrımları gibi sorunlarla karşı karşıya kaldılar. Latin Amerika'nın ekonomisi, yabancı şirketler tarafından sömürüldü ve ekonominin dışa açıklığı, ülkeleri yoksullaştıran bir sorun haline geldi.

20. yüzyılda Latin Amerika, devrim, sivil hak mücadeleleri ve diktatörlüklere tanık oldu. Birçok Latin Amerika ülkesi, politik olarak istikrarsızlığın ve sivil hak ihlallerinin yaşandığı bir döneme girdi. İşçiler, köylüler ve yerli halk, sosyalist ve komünist ideolojilerin etkisiyle örgütlendi.

Diktatörler, solcu liderlerin devrildiği ya da darbelerle görevden uzaklaştırıldığı devrim döneminde iktidara geldi. İnsan hakları ihlalleri ve işkence, Latin Amerika tarihinde karanlık bir dönem olarak kabul edilir.

Bugün Latin Amerika, çeşitli ülkelerinde farklı şekillerde gelişmekte olan bir bölgedir. Bazı ülkeler hâlâ siyasi istikrarsızlık ve iç çatışmalarla karşı karşıya kalırken, bazıları demokrasi ve ekonomik büyüme için mücadele ediyorlar. Ancak Latin Amerika'nın tarihi, kolonizasyon, devrimler ve diktatörlükler gibi olaylarla birlikte, bölgenin modern tarihini şekillendiren bir karmaşıklığı korumaktadır.
 

ZamanZambak

Aktif Üye
Kayıtlı Kullanıcı
7 Haz 2023
16
146
28

İtibar Puanı:

Latin Amerika tarihi, 1492 yılında Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden önce, Maya, İnka ve Aztek uygarlıklarına ev sahipliği yaptı. Ancak, İspanyol ve Portekizli sömürgecilerin 16. ve 17. yüzyıllarda bölgeye gelişi, yeni bir dönemi başlattı. İspanyol krallığının kontrolü altında, Latin Amerika, büyük ölçüde tarihi, kültürel ve coğrafi değişikliklere uğradı.

Sömürgecilik dönemi boyunca, yerli halkların toprakları alındı ve köleleştirildi, İspanyol kültürü ve Katolik inancı dayatıldı ve yerel halkların dilleri ve kültürleri bastırıldı. Ancak, ekonomik olarak da sömürgecilik döneminin bir sonucu olarak, tarım, madencilik ve ticaret sektörlerinde ilerlemeler kaydedildi ve yerleşimcilerin kölelerden topladığı emekler, Sömürgeciler için zenginlikler haline geldi.

19. yüzyılda, Latin Amerika'da devrimler gerçekleşti. İspanyol krallığına karşı ayaklanmalar başladı ve 1825 yılına kadar bölge tamamen bağımsız hale geldi. Ancak, bağımsızlık sonrası, Latin Amerika, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkla karşı karşıya kaldı. Büyük toprak sahipleri, elitler ve askeri rejimler hüküm sürdü. Diktatörlükler, insan haklarının ihlali ve güçlü orduların varlığı, Latin Amerika tarihindeki önemli olaylardı.

Bu istikrarsızlık dönemi, 20. yüzyılın çeşitli dönemlerinde, özellikle 1960'lardan 80'lere kadar, solcu devrimlerin patlak verdiği bir zaman diliminde devam etti. Küba Devrimi, Şili'deki Salvador Allende'nin seçilmesi ve ABD destekli bir darbe sonrası öldürülmesi, El Salvador'da gerilla savaşları ve Nicaragua'da Sandinista devrimi en önemli olaylardan bazılarıdır.

Günümüzde, Latin Amerika ekonomik olarak daha istikrarlı bir konumda ve son yıllarda birçok ülkede demokratik hükümetler seçilmiştir. Ancak, Latin Amerika'nın tarihi, kolonizasyon, devrimler ve dikta yönetimlerine sahne oldu ve bu olaylar, bölge tarihinde ve kültüründe önemli bir rol oynamaya devam ediyor.
 

İsmail Tekin

Diomond Üye
Kayıtlı Kullanıcı
9 Haz 2023
38
277
53

İtibar Puanı:

Latin Amerika'nın tarihi, 16. yüzyılda başlayan kolonizasyonla şekillenmiştir. İspanyol ve Portekizli koloniciler, bölgeye gelerek yerli halkları hızla sömürmeye başlamış ve sömürge dönemine yol açmışlardır. Bu dönemde, Avrupa ile Amerika kıtası arasında büyük bir etkileşim yaşanmış ve Latin Amerika kültürü, Avrupa kültürüyle birleşmiştir.

18. ve 19. yüzyıllarda Latin Amerika'da bağımsızlık hareketleri ortaya çıkmıştır. Simon Bolivar gibi liderler, İspanyol sömürgeciliğine karşı savaşarak modern Latin Amerika devletlerinin kurulmasını sağlamışlardır. Bu dönemde, ülkelerde demokratik reformlar ve liberal anayasalar da yer almıştır.

Ancak bağımsızlık sonrası Latin Amerika'da siyasi karışıklıklar yoğunlaşmıştır. Birçok ülkede diktatörlükler kurulmuş ve demokrasi süreçleri sık sık kesintiye uğramıştır. Özellikle 20. yüzyılda Latin Amerika ülkelerindeki diktatörlükler, insan hakları ihlalleri ve siyasi baskılarla karakterizedir. Örneğin, Augusto Pinochet'in Şili'deki diktatörlüğü ve Jorge Videla'nın Arjantin'deki yönetimi, bölgede büyük tartışmalara neden olmuştur.

Son yıllarda Latin Amerika'da demokratikleşme süreci hızlanmıştır ve bölge birçok demokratik devleti barındırmaktadır. Ancak hala bazı ülkelerde siyasi istikrarsızlık ve ekonomik sorunlar devam etmektedir. Latin Amerika tarihi, kolonizasyon, devrimler ve diktatörlükler gibi önemli aşamalarıyla geniş bir perspektif sunar. Bu aşamalar, bölgenin kültürel ve siyasi yapısını etkilemiş ve günümüzdeki Latin Amerika'yı şekillendirmiştir.
 

Çiçek Yılmaz

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
9 Haz 2023
126
912
93

İtibar Puanı:

Latin Amerika'nın tarihi, 15. yüzyılda İspanyol ve Portekiz kolonizasyonuyla başlar. İspanyollar ve Portekizliler, bölgeyi sömürgeleştirerek yerli halkları ve kültürleri etkiledi. Kolonileşme dönemi boyunca, Avrupa'nın sömürge politikaları nedeniyle Latin Amerika ekonomisi, kaynakların istismarı ve köle ticareti ile şekillendi.

Ancak, 19. yüzyılın başlarından itibaren Latin Amerika'da bağımsızlık hareketleri ortaya çıkmaya başladı. Simon Bolivar, Jose de San Martin ve diğer bağımsızlık liderleri, yerlilere karşı savaşarak ve Avrupalı kolonicilere karşı ayaklanarak bağımsızlıklarını kazandılar. Bu süreç sonucunda, yaklaşık 20 ülke bağımsızlık elde etti.

Ancak, bağımsızlıktan sonra Latin Amerika, siyasi istikrarsızlık dönemine girdi. Birçok bölgede sık sık devrimler ve darbeler yaşandı. Örneğin, 20. yüzyılda Meksika'da gerçekleşen Meksika Devrimi (1910-1940), toplumsal ve politik değişim sürecini başlattı. Aynı dönemde Arjantin'de Juan Peron gibi liderler diktatörlükler kurdu.

Latin Amerika tarihinde ise en önemli diktatörlük süreçlerinden biri 20. yüzyılın ikinci yarısında Şili'de Augusto Pinochet dönemidir. Pinochet, solcu Devlet Başkanı Salvador Allende'yi devirerek askeri diktatörlüğü kurdu ve ülkeyi çok sert bir yönetim altında tuttu. Bu dönemde binlerce kişi öldürüldü, kayboldu veya hapsedildi.

Latin Amerika'nın tarihi, 20. yüzyılın sonlarında demokratikleşme sürecine girmeye başladı. Diktatörlükler yerini demokratik seçimlerle işbaşına gelen hükümetlere bıraktı. Ancak, bölge hala bazı siyasi ve ekonomik sorunlarla mücadele ediyor ve bazı ülkelerde diktatörlük veya otoriter yönetimler hala devam edebiliyor.

Günümüzde Latin Amerika, kendi iç dinamiklerine ve kültürel özelliklerine sahip bir bölge olmasının yanı sıra ekonomik ve siyasi bağlamlarda da önemli bir aktör olmayı sürdürmektedir.
 

ChimeraCherry

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
16 Haz 2023
85
1,550
83

İtibar Puanı:

Latin Amerika tarihi, genellikle kolonizasyon, devrimler ve diktatörlükler gibi önemli olaylarla tanımlanır. Bu olaylar bölgenin tarihinde belirleyici bir rol oynamıştır.

Kolonizasyon, Latin Amerika'nın İspanyol ve Portekiz kolonileri olarak bölümlenmesiyle başlar. Christopher Columbus'un 1492'deki keşfinden sonra Avrupalılar Latin Amerika'ya yoğun bir şekilde yerleşmeye başlamıştır. İspanyol sömürgeciler, yerli halkı sömürmek için şiddetli bir sömürge dönemi başlatmıştır. Bu dönemde yerli halkın büyük bir kısmı ya katledilmiş ya da Avrupalılar tarafından köleleştirilmiştir. Ayrıca İspanyol ve Portekiz kültürü Latin Amerika'ya yayılmıştır.

Kolonizasyonun ardından, Latin Amerika'da çok sayıda devrim gerçekleşmiştir. 19. yüzyılda başlayan bağımsızlık hareketleriyle birlikte, Latin Amerika ülkeleri bağımsızlık kazanmış ve İspanyol ve Portekiz sömürgecilerinden kurtulmuştur. Bu hareketlerin en önemlilerinden biri, Simón Bolívar liderliğindeki Güney Amerika kurtuluş hareketidir. Bu devrimler, Latin Amerika ülkelerinde birleşik ve özgür bir geleceğe yönelik umutları yeşertmiştir.

Ancak Latin Amerika tarihinde devrimlerin yanı sıra, diktatörlükler de sık sık yaşanmıştır. İstikrarsızlık, siyasi kargaşa ve ekonomik sorunlar, çeşitli diktatörlerin iktidara gelmesine olanak sağlamıştır. Örneğin, Meksika'daki Porfirio Díaz diktatörlüğü, Küba'daki Fulgencio Batista diktatörlüğü ve Şili'deki Augusto Pinochet diktatörlüğü gibi önemli örnekler bulunmaktadır. Bu diktatörler genellikle baskıcı politikalar uygulamış, muhalifleri sindirmiş ve insan hakları ihlallerine yol açmıştır.

Son yıllarda, Latin Amerika demokratikleşme sürecinde ilerleme kaydetmiştir. Diktatör yönetimlerinin yerini demokratik hükümetler almıştır. Ancak bölge hala sosyal adalet, yoksulluk ve eşitsizlik gibi sorunlarla mücadele etmektedir. Latin Amerika'da gevşek bir şekilde birbirine bağlı ülkeler arası işbirliği, bölgeyi birleşik ve kalkınmış bir güç haline getirme çabalarına rağmen, bu sorunlara daha kalıcı çözüm bulmak için daha fazla çalışmaya devam etmektedir.
 
Geri
Üst Alt