Kişilikçilik (Personalizm) Felsefesinin tarihsel gelişimi oldukça önemlidir. Bu felsefe, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır ve insanın özgür iradesi ve kişisel değerleri üzerine odaklanmıştır. Anahtar kelimeleri "kişilikçilik", "felsefe" ve "tarihsel gelişim"dir.
Bu felsefenin kökenleri, sayıları az da olsa, farklı filozoflar tarafından ele alınmıştır. Ancak kişilikçilik felsefesinin modern anlamda şekillenmesinde, Alman filozof Max Scheler'in (1874-1928) çalışmaları önemli bir rol oynamıştır. Scheler, kişilik kavramını insanın diğer canlılardan ve nesnelerden farklılığı üzerine kurdu. Bu farklılık, insanın özgür iradesi, kişilik değerleri ve kendi kendini ifade etme becerisiyle ilgilidir.
Kişilikçiliğin temel prensipleri, kişisel özgürlüğü, insan değerini, insanın eşsizliğini, bireysel farklılıkları ve kişisel inançları savunur. Bu felsefe, insanın öznel olana ve kendi iç dünyasına yöneldiği için "içe dönük felsefe" olarak da adlandırılır.
Kişilikçilik felsefesi, dünya savaşları dönemi ve sonrasında, insanın öznel deneyimini savunan birçok hareketin ortaya çıkmasına ve popülerleşmesine neden oldu. Bu hareketlerden bazıları, varoluşçuluk, fenomenoloji, romantizm ve postmodernizm olarak sıralanabilir.
Sonuç olarak, kişilikçilik (personalizm) felsefesi, insanın özgür iradesi, kişisel değerleri ve kendini ifade etme kabiliyeti ile ilgilenir. Bu felsefe, farklı filozoflar tarafından ele alınmış olsa da, Max Scheler'in çalışmaları modern anlamda kişilikçilik felsefesinin şekillenmesinde etkili olmuştur. Bu felsefe, dünya savaşları döneminden sonra, içe dönük felsefe hareketlerine ivme kazandırmıştır.
Bu felsefenin kökenleri, sayıları az da olsa, farklı filozoflar tarafından ele alınmıştır. Ancak kişilikçilik felsefesinin modern anlamda şekillenmesinde, Alman filozof Max Scheler'in (1874-1928) çalışmaları önemli bir rol oynamıştır. Scheler, kişilik kavramını insanın diğer canlılardan ve nesnelerden farklılığı üzerine kurdu. Bu farklılık, insanın özgür iradesi, kişilik değerleri ve kendi kendini ifade etme becerisiyle ilgilidir.
Kişilikçiliğin temel prensipleri, kişisel özgürlüğü, insan değerini, insanın eşsizliğini, bireysel farklılıkları ve kişisel inançları savunur. Bu felsefe, insanın öznel olana ve kendi iç dünyasına yöneldiği için "içe dönük felsefe" olarak da adlandırılır.
Kişilikçilik felsefesi, dünya savaşları dönemi ve sonrasında, insanın öznel deneyimini savunan birçok hareketin ortaya çıkmasına ve popülerleşmesine neden oldu. Bu hareketlerden bazıları, varoluşçuluk, fenomenoloji, romantizm ve postmodernizm olarak sıralanabilir.
Sonuç olarak, kişilikçilik (personalizm) felsefesi, insanın özgür iradesi, kişisel değerleri ve kendini ifade etme kabiliyeti ile ilgilenir. Bu felsefe, farklı filozoflar tarafından ele alınmış olsa da, Max Scheler'in çalışmaları modern anlamda kişilikçilik felsefesinin şekillenmesinde etkili olmuştur. Bu felsefe, dünya savaşları döneminden sonra, içe dönük felsefe hareketlerine ivme kazandırmıştır.