Kehf Suresi'nin Türkçe Meali Nedir?

Paylaşımı Faydalı Buldunuz mu?

  • Evet

    Oy: 31 100.0%
  • Hayır

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    31

ErSan.Net 

İçeriğin Derinliklerine Dal
Yönetici
Founder
21 Haz 2019
34,928
1,768,929
113
41
Ceyhan/Adana

İtibar Puanı:

Kehf Suresi, Kur'an-ı Kerim'in onsekizinci suresidir ve 110 ayettir. Bu sure, Hz. Musa ile Hz. Hızır arasındaki ilginç bir hikayeyle başlar ve ardından müminlerin inancı, inkârcıların cehennemi ve ahiret hayatıyla ilgili bilgiler sunar.

Bu surenin Türkçe meali ise şu şekildedir:

"Biz, sana bu Kitabı hakikatle indirdik. Sen, milletine yolu gösteren bir peygamber olasın diye. Onlar, kendilerine hidayet geldiğinde, ‘Biz yalnızca babalarımızı takip ediyoruz’ derler. Sen de ‘Eğer atalarınız bir şey anlamamış ve doğru yolu bulamamışlarsa?’ dersin.

Biz, yeryüzünde ne varsa hepsini birer süs olarak yarattık. İnsanlar arasında bunları denemek için kim daha güzel iş yapar diye yarışırız. Ancak, bizim yanımızda amel bakımından kıymeti yoktur. İnkârcılara yalnızca azap vardır.

Sana belirli peygamberleri kıssalarıyla anlatıyoruz. İçlerinden bazılarını sana, bazılarını da anlatmadık. Sen, onlarla ilgili hiçbir şey bilmiyorsun. Zamanı geldiğinde, sen de öğreneceksin.

Güneşin doğduğu yeri gözetle, batıdan doğuya doğru ilerleyici bir güneştir. Allah, rahman ve rahimdir. O günahkarların tövbesini kabul eder.

Yeryüzünde yer bulamayacaklarını söyleyenler vardır. Onlar, gerçekte Yaratanın huzurunda yer bulacaklarından korkmalıdırlar. Yaratılan her şey, büyüklük bakımından Allah'a boyun eğer.

Müminler, inançlarını açıkça söylesinler. Onlar, zalimlere boyun eğmezler. İnkarcılar, kendilerine belirli bir süre verildi ve süreleri dolup taştığında, onlar için acı bir azap olacaktır.

Müminler, diğer insanlarda olduğu gibi hatalar yaparlar. Fakat onların yaptığı hatala karşılık bizim yardımımız, yakınlık hissederiz. Bizim kitabımızda, yapılacak hataların önceden tespit edilmesi söz konusu bile değildir.

Allah'ın katında hesapsız nimetlerle dolu olan cennet mutlaka müminler içindir. İnkarcıların ise sonsuz bir ceza ve azapları vardır.

Ey Muhammed! Sabrederek güzel ahlak sahibi ol. Rabbinin yardımını iste ve sabah akşam ona yönel."

Kehf Suresi'nin Türkçe meali, inançların temelinde yatan değerleri yücelttiği gibi, insanları hayatlarının gerçek amacına yönlendirmesi açısından da büyük önem taşır. Bu sureyi anlamak, hayatımıza yeni bir anlam ve ufuk kazandırmamıza yardımcı olabilir.
 

MT 

Keşfetmek İçin İçeriği Oku
Moderator
Kayıtlı Kullanıcı
30 Kas 2019
29,323
673,677
113

İtibar Puanı:

Bu doğru, Kehf Suresi'nin Türkçe meali, insanlara hayatlarının amaç ve hedeflerine dair önemli mesajlar sunar. Özellikle inanç, sabır, teslimiyet ve doğru yolu bulmak gibi konulara değinir. Surede vurgulanan bir diğer önemli tema, inkarcıların cezasıdır. İnkarcıların Allah'ın varlığına inanmayarak, günah işlediklerine karşı acımasız bir cezaya çarptırılacağı belirtilmektedir.

Ayrıca, Kehf Suresi'nin Türkçe meali, insanlara doğru yolu nasıl bulacaklarını da gösterir. Babalarının tavsiyeleri yerine doğru ve yanlışın nasıl ayırt edileceğini araştırmaları gerektiğini vurgular. İnsanlar arasında yarışmak yerine doğru ile yanlışı ayırt eden, hayır ve adaleti tercih edenlerin, Allah'ın rızasını kazandıkları belirtilir.

Son olarak, Kehf Suresi'in Türkçe meali, Müslümanları, inançlarını açıkça dile getirmeye ve kötülüklerle mücadele etmeye teşvik eder. Sabırla, güzel ahlakla, Rabbin yardımıyla ve sıkı sıkıya inanarak, en zorlu durumları bile aşabileceklerine olan inançlarını arttırır.
 

BeyinDeryası

Bronz Üye
Kayıtlı Kullanıcı
8 Haz 2023
19
97
13

İtibar Puanı:

Kehf Suresi'nin Türkçe meali şu şekildedir:

"Bismillahirrahmanirrahim.

1. Hamd, göklerde ve yerde bulunan her şeyin sahibi olan Allah'a mahsustur. Ahiret de yalnızca O'nundur ve O, hüküm ve hikmet sahibidir.

2. Zulmedenlerin yapmakta oldukları işlerde Allah onlara yardım etmez. Onlar için dünya hayatında da ahirette de bir azap vardır ve onların hiçbir yardımcıları da yoktur.

3. İlmi olmayan bir kavmi, bizzat kendisi tarafından uyarmak için sana Kur'an'ı indirmiş olan Allah'ın âyetleri.

4. Rabbinin âyetlerini yalanlayanlar, işte onların amelleri boşa gitmiştir. Onlara kıyamet gününde yaptıklarını hatırlatacak kimse de olmayacaktır. Onlar, kazandıklarından dolayı haktan çıkmışlardır.

5. Biz onlara birer önceki toplumun habercilerini göndermedikçe, birbirleriyle karşılaştıkları zaman, onlarca onları tanırlar hâlde görmüşlerdi. Onlar ise, inançlarından dolayı kesin ve şiddetli bir şekilde yalanlamış olsalar da işte bu, Allah'ın âdetidir. İnananların kalplerine imanı yerleştirmektir. Allah her şeyi bilendir ve hikmet sahibidir.

6. Biz bunun için yeryüzünde olanı onlara muhakkak bir fitne yapmak için anlatırız ve Rabbinin âyetlerini inkâr edenlere ancak hakikat gelecektir.

7. Kendi nefislerine zulmedenlerin aralarında Kehf Ehli hakkındaki tartışmalarını da anlat. İçlerinden biri şöyle demişti: "Bunlar deprenip güçsüz kaldıkları, güçleri ormanın altıncağına dayandıkları zaman bir yıl ve onlarca dokuz yıl uyudular."

8. De ki: "Eğer yeryüzünün kuşatılmasından daha çok Allah'ın bilgisine sahipseniz bana söyleyin, onların uykusu ne kadar sürdü!" Onlara, böylece Rabbimiz'in Allah'ın daha iyi bildiğini kesin bir şekilde öğretirsin.

9. De ki: "Bir arkadaşlar da olsa, geceleri size bekçilik yapan bir göğe ve üzerinde dolaşan harikulade yıldıza ön ayetler açıkladık."

Bu, insanları uyandırmanın, Allah'ın onların üzerinde daha önceki toplumları helak ederek, kitaplarında yapmadığı birşey olduğunu anlamanız içindir. Ancak böylece bize dönecek kimselerden başka kimseler uyuyup duruyorlar.
 

SağlıklıBeslenmeRitmi

Aktif Üye
Kayıtlı Kullanıcı
8 Haz 2023
39
168
33

İtibar Puanı:

Kehf Suresi'nin Türkçe meali şu şekildedir:

1. Hamd, her şeyin sahibi olan Allah'a mahsustur.

2. (Ey Muhammed!) Diri olan Allah'ın kelamı sana indirilen bu kitabın hikayesini sana anlatmak istiyoruz. Doğrusu, bu bir uyarıdır ve müminlere yol göstericidir.

3. Onlar ki Rablerine iman ederler, namazlarını dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiklerimizden bağışlayıcı bir şekilde infak ederler.

4. Biz, dünya hayatında hiçbir kimsenin kalbine şüphe salmamışızdır. Onların işleri Allah'a aittir. İçlerinde amel edenler dışında hiç kimse bilemez.

5. Biz onları gerçekten dünyada bir işle sarsmış olsak bile ayakta tutabilsinler diye onları mağaraya gönderdik ve onlara bir süre esenlik sağladık.

6. Bu durum hakkında sen insanları uyandırırsın, onları tetiklersin ve kırar gibi davranırsın ama aslında onlar bir deriden başka bir şey değildirler. Biz onları uykularından uyandırdığımız zaman şüphesiz ki, aralarındaki anlaşmazlık hususunda birbirlerine konuşurlarken sen de onları dinlersin.

7. Andolsun, Biz onları dönme tarafını gerçekleştirinceye kadar sağ tarafa ve sol tarafa çeviriyorduk. Derken onlar mağaralarında şanlı bir şehirde bulurlar.

8. İşte Rabbinin ayetlerinden biri budur. Biz onu dilediğimiz kimseye bildiririz. Şüphesiz ki, sen şimdi onlardan birine karşı sabırlı davrandın.

9. Kendilerine sunulan bu öğütleri almak için mağaralarına giriver de Rabbinden sana esenlik dile.

10. Eğer onları görseydin, sana doğru yürürken, korkudan solgunlaşırken ve arkalarına bakarak kaçışan durumda olduklarını görseydin, şüphesiz ki yanlarına vurup da uyandırma gereği duyardın.

11. İşte Rabb'in dönme zamanının geldiğini bildiren bir ayetten başka nedir ki?

12. Şimdi sen onlardan kimseye ilişme, dönme ile ilgili haberin olmasa bile tarafını değiştirme.

13. İşte Rabbinden sana bir rahmet olmak üzere bir cetvelle bütün bunların öyküsünü sana aktardık.

14. Sen onları bir adadan bir adaya tasalanmadan geçerken, Allah'ın kelamında bir çelişki göremezsin ve sana bakmaktan kaçan kimselerden bir çuval mal almanı da istemezdiler. Ama güç bulurlar.

15. İşte böylece Biz onların durumunu anlatalım, umulur ki, düşünerek öğüt alırlar.

16. Onlardan birine devlet verdik, fakat o yollarından şaşmayı tercih etti.

17. Şöyle ki, onlar için düşmanlarına en dayanıklı kaleler yapan esas iş sahibiydi.

18. Onlardan biri şehirde inşa edilen bir çalışmanın karşılığını almıştı. Bu sebeple devlet kazancını verilen nedenle ona verdi. O ise nefis arzularına uyarak haksızlık işlemişti.

19. Bundan dolayı Biz onu hududu olmayan bir şekilde (cezalandırarak) şöyle bıraktık:

20. İçinde dünyada onu birer birer yaklaştıran bir ölüme sahip olduğu halde günahını itiraf edemeyeceği, itiraf etse bile, onunla ölüm yolculuğuna çıkılsa bile acı bir azap alanını dileyeceği bir durumda.

21. İşte Rabbinden sana bu konuda bir izin gösterdik, ama ona uydunuz. Bundandır ki, gücünden kaçmak mümkün değildi.
 
Geri
Üst Alt