İbn-i Rüşd, Aristo'nun felsefesi üzerine yoğunlaşmıştır ve bu nedenle onun varlık anlayışı da Aristo'nunkine çok benzer. İbn-i Rüşd'ün varlık anlayışı, varlıkların ikiye ayrılabileceği görüşüne dayanır: "cismani" ve "maddi olmayan" varlıklar. Cismi varlıklar maddenin bir türüdür ve onlar Aristo'nun "nesnelerin madde-form ayrımı" tanımına uyarlar. Maddi olmayan varlıklar ise, zihin, düşünce, bilgi ve benzeri soyut kavramları içerir.
İbn-i Rüşd'ün varlık anlayışı, varlıkların varlığı için bir sebep olması gerektiği fikrinden de yararlanır. Varlık, "tanınma" veya "bilinme" yoluyla vardır ve bu nedenle "düşünülmüş nesneler" varlığını sürdürürler. İbn-i Rüşd'e göre, Tanrı düşünebilen, evrensel ve sonsuz bir varlık olarak görülür ve onun varlığı en yüksek varlık seviyesine işaret eder.
Sonuç olarak, İbn-i Rüşd'ün varlık anlayışı, Aristo'nun felsefesi üzerine yoğunlaşır ve varlikların ikiye ayrılabileceği fikrine dayanır. Varlıkların varlığı için bir sebep olması gerektiği ve bu nedenle "düşünülmüş nesneler" bir varlık sürdürürler. Tanrı, en yüksek varlık seviyesine işaret eden bir varlıktır ve İbn-i Rüşd, onun düşünebilen, evrensel ve sonsuz bir varlık olarak görür.
İbn-i Rüşd'ün varlık anlayışı, varlıkların varlığı için bir sebep olması gerektiği fikrinden de yararlanır. Varlık, "tanınma" veya "bilinme" yoluyla vardır ve bu nedenle "düşünülmüş nesneler" varlığını sürdürürler. İbn-i Rüşd'e göre, Tanrı düşünebilen, evrensel ve sonsuz bir varlık olarak görülür ve onun varlığı en yüksek varlık seviyesine işaret eder.
Sonuç olarak, İbn-i Rüşd'ün varlık anlayışı, Aristo'nun felsefesi üzerine yoğunlaşır ve varlikların ikiye ayrılabileceği fikrine dayanır. Varlıkların varlığı için bir sebep olması gerektiği ve bu nedenle "düşünülmüş nesneler" bir varlık sürdürürler. Tanrı, en yüksek varlık seviyesine işaret eden bir varlıktır ve İbn-i Rüşd, onun düşünebilen, evrensel ve sonsuz bir varlık olarak görür.