Duhan suresinin okunuşu:
Bismillahirrahmânirrahîm
1. Hâ Mîm.
2. Yanınızdaki şeyi açıklamak için yemin olsun.
3. Elbette bunun haberini gönderenler açıklanmış, bilinçli haberler göndericileridir.
4. Öldürmekle önlerine geçilemez.
5. Bu yüzden insanları uyarmak amacıyla bir celde yollamışızdır. Fakat onlar, uyarılmaktan yüz çevirmektedirler.
6. Onlardan önce Nesîm (felak) helâk etmişti.
7. Yoksa siz onun haberini ve içinde bulunduğunuz yerin yüz kere daha şiddetli olduğunu bilmez misiniz?
8. Ama âyetlerimiz onlara geldiği zaman, yüz çevirirlerdi.
9. "Şimdi ne olacak?" diyorlar. Bu inkârları yüzünden onlara bir azap taddırılacak.
10. Yoksa siz onun haberini ve içinde bulunduğunuz yerin yüz kat daha şiddetli olduğunu bileceğinizi mi sanmıştınız?
11. De ki: "İçinde bulunduğunuz yerin yüz kat daha şiddetlisi geldi. Allah'ın izni olmadıkça azap engellenemez."
12. Şüphesiz Rabbinden bir rahmet ve bir yakın kurtuluş umarak yolculuk eden milletten başkasına Lût'tan da daha ne kadar örnek getirebilirim? Hiç düşünmez misiniz?
13. Şüphesiz onun milleti gerçekten kötü bir iştir işliyordu.
14. Gerçekten Arap yarımadasındaki onları arkadan yakaladığımız zaman aşağı kılmış, azarlamış idik.
15. Orada onlar için açık bir âyet vardır. Kuran okuyan herhangi bir kimse için de açıklama yapılmış bir âyet vardır.
16. Süleyman'ı da bildir. Hani tahtı kimin? O! diye atalarından Asaf'ın tahtını hemen getiriverin demiştik.
17. Şu an işin sonuna gelindiğinde, kötüler onun anısını anar oldu. Onları kudurmuş köpeklerin sürüsü gibi avlarlar.
18. Şüphesiz O (Süleyman), Rabbinin hamdini eksiltmez ve şanını yüceltmezdi.
19. Şu andan sonra elbette Rabbinin huzuruna getirileceksiniz.
20. Şüphesiz O'na gelir.
21. Allah'ın dilemesi dışında kimse şefaatçi olamaz. Rab lerin amiri karar verdiği zaman onların hepsi bir araya toplanır.
22. Bilin ki, Allah'a hiçbir varlığın ağırlığı yoktur. Göklerde ve yerde olanların ağırlığı O'nundur. İşte olağanüstü olan budur.
23. Şüphesiz o saat (kıyamet) şüpheden uzak bir gerçektir. Ne insanlardan ne de önce gelip geçenlerden saklanacak birşey vardır.
24. Sonra herkes yaptıklarının karşılığını tastamam görecektir.
25. Ancak o kullarını temizden temize, içten edip süzülmüş olanları [korunup kurtuluşa ereceklerdir].
26. İşte onlar için verilecek bir rızık, kocalaştırarak süratle verilecektir.
27. Orada ölüm dışındaki bütün arzular onlara açıkça bildirilir ve "Es-selâm" denir.
28. İşte o zaman sözün esasıdır. Gördüklerine mi yoksa gizli şahit olarak görmediklerine mi yemin edersin?
29. Onlar, "Evet," derler, "Rabbimize yemin ederiz ki, şurası elbette hakikattir."
30. Sonunda kul yalancılardan her birine yapacağına kotura (denk kötü) işlâk olan şeyden yine yapılmayacak.
31. Kör olduklarını olmamış gibi yemin ederler. Ama anlamayan kimse o körü anlar.
32. İşte bu, onların Rab'lerinden inkar edenleri ve Rab'lerinin azabından korkanları ayırt etmeleridir. Elbette onların tuzağı, ne zaman Rab'lerinden bir azabın kendilerine koşacak olduğunu gördükleri zamandır. Onların hükmü, o kendi olandır, hüküm verici de Allah'tır:
33. Aşikâr olarak verdiğimiz bu öğüt sonradan bir bilgi değil. Fakat onların çoğu bilmezler.
34. Örnek var ya, böylesine alelade bir örneği nasıl düşünebilirler? Oysa onlar, azap yaptığımız öncekilerden başkaları değillerdir. Bunun içindir ki,
35. Kâfır olanları cezalandırırız ama yanlarında yardımcılarımız vardır.
36. De ki: "Şüphesiz ben ashab-ı mursel gibi ben de gerçekten bir uyarıcının açık göstergesiyim."
37. Ki bana gelince, benim Rabbimden bir vahiy yoktur öncekilerden farklı olarak ben de açık bir uyarıcıyım."
38. Tuttunuz mu size kavimlerin sonu?
39. Çünkü onların çoğu yoldan çıkıp gittiler. İşte bu yüzden, onları değişik işkencelerle cezalandırdık, kimseden yardım görmediler.
40. Gerçekten başlarına bela gelmiş olanların güven içinde yatanların aleyhine ne güzel söylendiğiyle ilgili ayetlerdir. Ama onlar inanmazlar.
41. Hiç düşünmezler mi ki, kendilerinden önce nice toplumlar vardı ki, onları yokeden, şöyle veya böyle nankörlüklerinden dolayı yıkımlara uğratmıştık da onlar çaresizce kaçıp kurtulmak zorunda kalmışlardı?
42. Şüphesiz onların sığındıkları yer ancak biraz güvence sağlamış bir evdi.
43. Ama bu defa da oradan çıkarılacaklarını bilebileceklerini mi sanmışlardı?
44. İşte o zaman nimnimlerin alışkanlıkları üzerlerine düştü de çaresiz bırakılmaları için yapmakta olduklarını belli yaptılar.
45. Bizden bir açık âyet onlara gelinceye kadar alay ederlerdi ve: "Eğer suçlu olmuş olmasaydık (helak edilmezdik)" derlerdi.
46. De ki: "Allah'ın azabına karşı korkmuştunuz mu? Yalnız Allah'a dua edin, eğer doğrulardansanız sıkıntıdan sizi kurtarsın veya biraz ceza versin."
47. Dediler ki: Amellerimiz yüzünden bizi helak etmendeki kararı, sabit karar kılmanı ve bizi yalancı ve sahtekâr olanların arasına dahil etmeni Allah'ın dilemesine karşın başka hiçbir delil yoktur.
48. Şu da birçok cemadır. Hem dişileri vardır. Hem dişilerin başı da. Eh! Siz nefislerinizi mi peşinden sürüklediniz, yoksa Allah'ın azabına (karşın) direniyor musunuz?
49. Yoksa şuna bir öğüt mü bırakıldı ki onlar bundan aklını başına dolayıverecekler?
50. Yoksa kendilerini cehenneme bıraktığımız bir güçª açıkça beyan edilmemiş midir?
51. Hayır, rabblerinden iptal edilecek bir söz müdür bu? Yoksa karşılaştıkları şeyin o en kötüsünü severler de akıllarını başlarından mı alırlar?
52. Hayır, ziyade kötülüğe gidenlerin vaadi onların kendilerinere yapmış olduklarıdndan ibarettir.
53. Onlar "görüyormuyuz" derler. İyi o hallerinde buldukları hâlde istemedikleri bir şeydir.-[Elmalı]
Öyleyse Allah'a koşulsuz teslimiyet içinde ol! İyi yerde olmaktansa Allah katında aciz bırakıcı azaba katlan!-A. Topuz
Duhan (Duman) Suresi'nin anlamı:
1. Ayet: Bu sure, Hud Suresi'nde bahsi geçen dehşetli bir azaptan, inkarcılara verilen bir ahiret müjdesinden ve Kur'an'ın bir mucizesi olan Hz. Peygamber'in mucizelerinden bahsediyor. Sure, insanları uyarmak amacıyla celde gönderilen Nesîm (Feylik) tarafından gönderilen açıklanmış bilinçli haberlerden söz eder.
2-3. Ayetler: Hz. Peygamber'e (s.a.v) verilen bilgilerin kesin olduğunu vurgulayan yemindir.
4-7. Ayetler: İnkarcıların öldürmekle önlerine geçilemeyeceği, önceki milletlerin nasıl helak olduğu ve Allah'ın azabının ne kadar şiddetli olduğu anlatılır.
8-11. Ayetler: İnkarcıların Allah'ın ayetlerine yüz çevirmesi ve inkar etmeleri üzerine onlara bir azap tattırılacağı belirtilir.
12-14. Ayetler: Lut kavmi hakkında örnek verilir ve onların kötü işler yaptıkları ve helak oldukları anlatılır.
15-23. Ayetler: Suleyman'ın hikayesi anlatılır ve azabının ne kadar şiddetli olduğu vurgulanır. Kıyamet saatinin şüpheden uzak bir gerçek olduğu belirtilir.
24-25. Ayetler: Herkesin yaptıklarının karşılığını tastamam göreceği ve sadece temizlenmiş olanların kurtuluşa ereceği ifade edilir.
26-27. Ayetler: İnananlara rızık ve kesintisiz mutluluk verileceği ve ölümden sonra cennetteki nimetlerin açıklanacağı ifade edilir.
28-34. Ayetler: İnkarcıların nasıl ne ceza alacakları ve bununla ilgili ayetlerin açıklanacağı anlatılır.
35-39. Ayetler: İnkarcıları nasıl azaplandırdıkları ve yardımcılarının olmadığı belirtilir.
40-41. Ayetler: İnkarcılarla ilgili ayetlerin nimetli olanların aleyhine olduğu ve onların kaçacak yer bulamayacakları anlatılır.
42-47. Ayetler: Önceki inkarcı milletlerin nasıl cezalandırıldığı ve inkarcıların kendilerini haklı çıkarma çabalarının boş olduğu belirtilir.
48-49. Ayetler: İnanmayanların Allah'ın azabına nasıl direndikleri ve Allah tarafından verilen öğütlerin karşısında nasıl tepki verdikleri anlatılır.
50-51. Ayetler: İnanmayanlara cehennem vaat edildiği ve onların bu söz karşısında aklını başına toplamaları gerektiği belirtilir.
52-53. Ayetler: İnkarcıların kötülüğe giden yolları seçmeleri ve bu yüzden verecekleri en kötü karşılığı alacakları ifade edilir.