Türk Hukukunda kişiye ait bir taşınmaz mülkün zilyetliği, taşınmazın kullanma ve elinde bulundurma hakkını ifade etmektedir. Bu hakkı kazanmak veya kaybetmek farklı durumlar ve koşullarla ilişkilendirilebilir.
Taşınmazın zilyetliğini kazanmak için öncelikle elde tutma fiili gerçekleşmelidir. Yani kişi taşınmazın fiziki olarak kontrolünü ele geçirmelidir. Örneğin, bir arazi üzerinde yapılan bir evin tamamlanması ve bu evin sahibi tarafından kullanılmaya başlanması, zilyetliği kazanma açısından önemlidir. Taşınmazın zilyetliği, taşınmazın sahibi tarafından kişiye devredilmiş olması durumunda da kazanılabilir. Bu durumda kişi, taşınmazın devredilmesiyle birlikte zilyetlik hakkını da elde etmiş olur.
Ancak zilyetliğin kazanılması için taşınmazın elde tutma fiilinin başkalarının bilgisi ve kontrolü dışında gerçekleşmesi gerekmektedir. Örneğin, bir mülkün başka bir kişinin izniyle kullanımı söz konusu ise, burada zilyetlik hakkının kazanılamayacağı kabul edilir.
Zilyetlik hakkını kaybetmek ise çeşitli durumlarda gerçekleşebilir. Öncelikle taşınmazın zorla elinden alınması durumunda zilyetlik hakkı kaybedilir. Örneğin, bir mülke haksız olarak el konulması veya zorla çıkarılma durumunda zilyetlik hakkı sona erer.
Buna ek olarak, taşınmazın sahibiyle yapılan bir anlaşma sonucunda da zilyetlik hakkı kaybedilebilir. Taşınmazın sahibiyle yapılan bir kiralama anlaşmasıyla, kişi taşınmazı kullanma hakkını elde etse bile zilyetlik hakkını kaybeder.
Sonuç olarak, taşınmazın zilyetliği kazanıldığı takdirde, kişi taşınmazı kullanma ve üzerinde hakimiyet sağlama hakkını elde etmiş olur. Ancak bu hakkın kaybedilmesi, taşınmazın zorla elinden alınması veya taşınmazın sahibiyle yapılan bir anlaşma sonucunda gerçekleşebilir. Hukuki olarak, taşınmazın zilyetliği kazanılması ve kaybedilmesi, belirli durum ve koşullara bağlıdır ve ilgili hukuk mevzuatına uygun şekilde gerçekleştirilmelidir.
Taşınmazın zilyetliğini kazanmak için öncelikle elde tutma fiili gerçekleşmelidir. Yani kişi taşınmazın fiziki olarak kontrolünü ele geçirmelidir. Örneğin, bir arazi üzerinde yapılan bir evin tamamlanması ve bu evin sahibi tarafından kullanılmaya başlanması, zilyetliği kazanma açısından önemlidir. Taşınmazın zilyetliği, taşınmazın sahibi tarafından kişiye devredilmiş olması durumunda da kazanılabilir. Bu durumda kişi, taşınmazın devredilmesiyle birlikte zilyetlik hakkını da elde etmiş olur.
Ancak zilyetliğin kazanılması için taşınmazın elde tutma fiilinin başkalarının bilgisi ve kontrolü dışında gerçekleşmesi gerekmektedir. Örneğin, bir mülkün başka bir kişinin izniyle kullanımı söz konusu ise, burada zilyetlik hakkının kazanılamayacağı kabul edilir.
Zilyetlik hakkını kaybetmek ise çeşitli durumlarda gerçekleşebilir. Öncelikle taşınmazın zorla elinden alınması durumunda zilyetlik hakkı kaybedilir. Örneğin, bir mülke haksız olarak el konulması veya zorla çıkarılma durumunda zilyetlik hakkı sona erer.
Buna ek olarak, taşınmazın sahibiyle yapılan bir anlaşma sonucunda da zilyetlik hakkı kaybedilebilir. Taşınmazın sahibiyle yapılan bir kiralama anlaşmasıyla, kişi taşınmazı kullanma hakkını elde etse bile zilyetlik hakkını kaybeder.
Sonuç olarak, taşınmazın zilyetliği kazanıldığı takdirde, kişi taşınmazı kullanma ve üzerinde hakimiyet sağlama hakkını elde etmiş olur. Ancak bu hakkın kaybedilmesi, taşınmazın zorla elinden alınması veya taşınmazın sahibiyle yapılan bir anlaşma sonucunda gerçekleşebilir. Hukuki olarak, taşınmazın zilyetliği kazanılması ve kaybedilmesi, belirli durum ve koşullara bağlıdır ve ilgili hukuk mevzuatına uygun şekilde gerçekleştirilmelidir.