Rasyonalizm felsefesi, insan aklının, deneyim ya da gözlem yoluyla elde edilen bilginin ötesinde, doğuştan var olan bir hakikatin farkına varması olarak tanımlanır. Bu felsefe akımı, 17. ve 18. yüzyıllarda özellikle Avrupa'da etkili olmuştur.
Rasyonalizm felsefesi öne çıkan isimleri arasında Descartes, Spinoza ve Leibniz gibi filozoflar bulunur.
Descartes, rasyonalizmin temellerini atan filozoftur. "Cogito, ergo sum" (Düşünüyorum, öyleyse varım) sözüyle tanınır ve aklın, varoluşun kaynağı olduğunu savunur.
Spinoza ise, panenteizm görüşüyle tanınan filozoftur. Tanrı ve evrenin tek bir bütün olduğunu savunur ve aklın, doğru bilgiye ulaşmak için yeterli olduğunu dile getirir.
Leibniz ise, monad teorisiyle tanınır. Maddi dünya yerine, öznel gerçekliği savunur ve evrenin, birbirinden farklı ruhsal varlıkların bir araya gelmesiyle oluştuğunu savunur.
Rasyonalizm felsefesi, bilginin kaynağı olarak aklı benimsemiştir ve öne çıkan isimlerin felsefi görüşleri modern düşüncenin temellerini oluşturmuştur.
Rasyonalizm felsefesi öne çıkan isimleri arasında Descartes, Spinoza ve Leibniz gibi filozoflar bulunur.
Descartes, rasyonalizmin temellerini atan filozoftur. "Cogito, ergo sum" (Düşünüyorum, öyleyse varım) sözüyle tanınır ve aklın, varoluşun kaynağı olduğunu savunur.
Spinoza ise, panenteizm görüşüyle tanınan filozoftur. Tanrı ve evrenin tek bir bütün olduğunu savunur ve aklın, doğru bilgiye ulaşmak için yeterli olduğunu dile getirir.
Leibniz ise, monad teorisiyle tanınır. Maddi dünya yerine, öznel gerçekliği savunur ve evrenin, birbirinden farklı ruhsal varlıkların bir araya gelmesiyle oluştuğunu savunur.
Rasyonalizm felsefesi, bilginin kaynağı olarak aklı benimsemiştir ve öne çıkan isimlerin felsefi görüşleri modern düşüncenin temellerini oluşturmuştur.