Panteizmin tarihi kökenleri Antik Yunan felsefesine kadar uzanmaktadır. Panteizm, varlık ve Tanrı kavramı arasındaki ilişkinin hiçbir ayrım olmadığına inanan bir felsefi dünya görüşüdür. Bu düşüncenin temelinde, varlık ve Tanrı’nın aynı kaynakta yer aldığına ve Tanrı’nın varlıkla özdeş olduğuna inanç yatmaktadır. Panteizm terimi, ancak 18. yüzyılda tanımlanmış olsa da, felsefi düşüncenin temelleri Antik Çin, Mısır ve Yunanistan felsefelerinde ortaya konmuştur.
Panteizmin en önemli temsilcilerinden biri Benedictus de Spinoza’dır. 17. yüzyılda yaşayan Spinoza, panteist dünya görüşüne göre evrenin, Tanrı’nın doğasıyla örtüşen bir bütün olduğunu savunur. Ayrıca, evrenin bir başlangıcı ve sonu olmadığını ve kalıcı bir düzen içinde varlığını sürdürdüğünü iddia eder. Panteizmin diğer önemli temsilcileri arasında Ralph Waldo Emerson, Baruch de Spinoza, Albert Einstein ve Giordano Bruno yer almaktadır.
Panteizmin en önemli temsilcilerinden biri Benedictus de Spinoza’dır. 17. yüzyılda yaşayan Spinoza, panteist dünya görüşüne göre evrenin, Tanrı’nın doğasıyla örtüşen bir bütün olduğunu savunur. Ayrıca, evrenin bir başlangıcı ve sonu olmadığını ve kalıcı bir düzen içinde varlığını sürdürdüğünü iddia eder. Panteizmin diğer önemli temsilcileri arasında Ralph Waldo Emerson, Baruch de Spinoza, Albert Einstein ve Giordano Bruno yer almaktadır.