Marksist-Leninist teori, dünya sistemi içerisinde yer alan sınıf mücadelesi açısından barışın tarihsel olarak nasıl bir anlama sahip olduğunu ele alır. Savaşın insanlık tarihi boyunca var olan bir olgu olduğu bir gerçektir. Ancak, savaşın nedenleri, sonuçları ve hedefleri değişmektedir. Emperyalizm çağı ile birlikte savaşların boyutu ve etkileri dünya genelinde daha büyük bir öneme sahip hale gelmiştir. Bu nedenle, Marksizm-Leninizm, savaşın doğasını ve emperyalizmin bu sürece olan etkisini eleştirel bir perspektifle ele almaktadır.
Barışın sağlanması için, Marksizm-Leninizm'e göre, temel olarak iki yol vardır: birincisi, eşitlik ve adalet temelinde bir dünya düzeninin kurulması; ikincisi ise, özgürlüğü ve demokrasiyi tehdit eden anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözümlenmesi. Ancak, bu iki yöntem, emperyalizmin ve kapitalizmin egemenliği altında mümkün değildir. Kapitalizm, kâr amacı güden sermaye güçlerinin dünya siyasetine ve ekonomisine hâkim olduğu bir yapısıyla savaş doğasını besler.
Emperyalizmin doğası, savaşın nedenlerine de etki etmektedir. Emperyalizm, yabancı ülkelerin kaynaklarına, pazarlarına, işgücüne ve doğal kaynaklarına el koyma çabalarıdır. Bu nedenle, savaşın kökeninde genellikle emperyalist devletler arasında rekabet ve anlaşmazlıklar yatmaktadır. Emperyalizm, savaşı barışa tercih ettikçe, dünya genelinde çatışmaların artmasına yol açmaktadır.
Emperyalizmin doğası ve savaşın etkileri nedeniyle, Marksizm-Leninizm barışın sağlanması için sınıf mücadelesi ve sosyalizmin inşası temelinde bir dünya düzeni önermektedir. Kapitalizmin temelinde yer alan sömürü, eşitsizlik ve adaletsizlik ortadan kalktığında barışın tesis edileceği öngörülmektedir.
Sonuç olarak, savaşın nedenleri ve etkileri emperyalizmin doğasında yatar. Barışın tesis edilmesi için Marksizm-Leninizm'e göre, öncelikle emperyalizmin ortadan kaldırılması ve sosyalizmin inşası gerekmektedir. Bu, eşitlik ve adalet temelinde bir dünya düzeninin kurulmasına yol açacak ve barışın tesis edilmesine olanak tanıyacaktır.
Barışın sağlanması için, Marksizm-Leninizm'e göre, temel olarak iki yol vardır: birincisi, eşitlik ve adalet temelinde bir dünya düzeninin kurulması; ikincisi ise, özgürlüğü ve demokrasiyi tehdit eden anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözümlenmesi. Ancak, bu iki yöntem, emperyalizmin ve kapitalizmin egemenliği altında mümkün değildir. Kapitalizm, kâr amacı güden sermaye güçlerinin dünya siyasetine ve ekonomisine hâkim olduğu bir yapısıyla savaş doğasını besler.
Emperyalizmin doğası, savaşın nedenlerine de etki etmektedir. Emperyalizm, yabancı ülkelerin kaynaklarına, pazarlarına, işgücüne ve doğal kaynaklarına el koyma çabalarıdır. Bu nedenle, savaşın kökeninde genellikle emperyalist devletler arasında rekabet ve anlaşmazlıklar yatmaktadır. Emperyalizm, savaşı barışa tercih ettikçe, dünya genelinde çatışmaların artmasına yol açmaktadır.
Emperyalizmin doğası ve savaşın etkileri nedeniyle, Marksizm-Leninizm barışın sağlanması için sınıf mücadelesi ve sosyalizmin inşası temelinde bir dünya düzeni önermektedir. Kapitalizmin temelinde yer alan sömürü, eşitsizlik ve adaletsizlik ortadan kalktığında barışın tesis edileceği öngörülmektedir.
Sonuç olarak, savaşın nedenleri ve etkileri emperyalizmin doğasında yatar. Barışın tesis edilmesi için Marksizm-Leninizm'e göre, öncelikle emperyalizmin ortadan kaldırılması ve sosyalizmin inşası gerekmektedir. Bu, eşitlik ve adalet temelinde bir dünya düzeninin kurulmasına yol açacak ve barışın tesis edilmesine olanak tanıyacaktır.