“Küçük Prens’te Felsefî Alegori ve Varoluş Arayışı
” Çocuk Masalından Kozmik Sorgulamaya
“Gerçekler büyükler için değil, ruhu uyanık kalmış çocuklar içindir.”
– Ersan Karavelioğlu
1.
Görünenin Ötesinde: Masal Değil, Felsefî Bir Yolculuk
Küçük Prens, yüzeyde bir çocuk kitabı gibi dursa da, aslında insanın varoluşsal, ahlaki ve ontolojik sorularına alegorik cevaplar sunan bir modern klasiktir.
Saint-Exupéry, her karakteri ve gezegeni bir felsefî durumu, her diyalogu bir varlık problematiğini temsil edecek şekilde kurgular.

- Yetişkinliğin yozlaşması,
- İnsanın özünü unutması,
- Ve “evrene çocuk gözüyle bakma cesareti”nin yüceltilmesi üzerine kuruludur.
2.
Alegorik Karakterler ve Varoluş Temaları
Her gezegen, her karakter, insan ruhunun bir halini temsil eder:
Karakter / Gezegen | Alegorik Temsil | Varoluşsal Sorgulama |
---|---|---|
![]() | Güç takıntısı | Egemenlik mi, anlamsız otorite mi![]() |
![]() | Mülkiyet arzusu | Sayılarla yaşamak, hayatı kaçırmak mı![]() |
![]() | Göreve saplanmak | Anlamını yitirmiş rutinler mi![]() |
![]() | Sevgi, kibir ve bağlılık | Gerçek sevgi nedir![]() ![]() |
![]() | Bilgelik, bağ kurma, evcilleştirme | “Evcilleştirmek” ne demektir![]() ![]() |
![]() | Akıl ile sezgi arasındaki köprü | Büyümek mi, kaybolmak mı![]() |

“Ancak yüreğinle bakabilirsin. Asıl olanı göz göremez.”
Bu, Heidegger’in “Varlık unutulmuştur” düşüncesine benzeyen bir çağrıdır:
İnsan görünene odaklanmış, anlamı unutur hâle gelmiştir.
3.
Çocukluk, Varoluşun Unutulmuş Dilidir
Küçük Prens, çocuk olmayı romantize etmez; onu varoluşun sahici dili olarak sunar.
Çocuk, henüz “sisteme entegre edilmemiş” saf bilinçtir — yani Sartre’ın ifadesiyle henüz “kötü niyetli bilinç” olmamış özgür bir öz’dür.

Ve varoluşun sorusu şudur:
“Ne arıyorum bu hayattaSahip olduklarımı mı, yoksa anlam arayışımı mı?”
Saint-Exupéry, bu soruyu Küçük Prens’in gezegenler arası yolculuğu ile görselleştirir.
Sonuç: Büyüdükçe Kaybettiğimiz Şey, Sadece Zaman Değil — Kendimiziz
Küçük Prens, görünüşte bir masal ama özünde modern insanın ruhsal haritasıdır.
Her satırda çocuk gibi görünüp filozof gibi konuşan bir kahramanla, iç dünyamızın unuttuğu köşeleri keşfederiz.
“Her yetişkin bir zamanlar çocuktur; ama bunu çok azı hatırlar.”
– Ersan Karavelioğlu