John Hobson, 20. yüzyılın başında İngiliz iktisatçı ve düşünürdür. İktisadi politika üzerine yaptığı görüşler ve çalışmalarıyla tanınmıştır. Hobson, döneminde ortaya çıkan sosyal ve ekonomik sorunlara eleştirel yaklaşmış ve kapitalist sistemi sorgulayan bir perspektif sunmuştur.
Hobson'un iktisadi politika üzerine görüşlerinin temelini, emperyalizm, sınıf çelişkileri ve gelir eşitsizliği gibi konular oluşturur. Ona göre, kapitalizm sürecinde zengin ile fakir arasındaki uçurum her geçen gün daha da derinleşmekte ve bu durum toplumun dengesini bozmaktadır. Bu düşüncesini "redundan işçilik" kavramıyla açıklar; yani, üretken olmayan işçilerin sayısının artması ve bunun sonucunda işsizliğin yükselmesi toplumun genel refahını olumsuz etkilemektedir.
Hobson, iktisadi politikanın temel amacının toplumun ihtiyaçlarını karşılamak ve gelir eşitsizliğini azaltmak olduğunu düşünür. Bu doğrultuda sınıf çelişkilerinin önlenmesi, işçi haklarının korunması ve sosyal yardım politikalarının geliştirilmesi gerektiğini savunur. Ona göre, kapitalizmin en büyük sorunu gelirin adaletsiz dağılımıdır ve bunun düzeltilmesi için devletin etkin bir rol oynaması ve düzenleyici önlemler alması gerekmektedir.
Hobson'un en önemli eserlerinden biri olan "Imperialism: A Study" (Emperyalizm: Bir İnceleme) kitabında ise emperyalizmin ekonomik bir olgu olduğunu ve kapitalizmin doğası gereği ortaya çıktığını savunur. Ona göre, kapitalist ekonomik sistem emperyalizmi teşvik eder çünkü sınırsız bir ekonomik büyümeyi hedefler ve yeni pazar arayışlarına girer. Bu da özellikle sömürgecilik ve emperyalist politikaların gelişmesine yol açar.
Hobson'un iktisadi politika üzerine görüşleri, çağının ötesine geçmiş ve günümüzde de hala geçerliliğini korumaktadır. Gelir eşitsizliği, emperyalizm ve sürdürülebilirlik gibi konular hala dünya genelinde tartışılmakta ve çözüm bulunmaya çalışılmaktadır. Hobson'un eleştirel perspektifi, bu sorunlara farklı bir açıdan yaklaşmamızı sağlayarak, daha adil ve sürdürülebilir bir ekonomik politika oluşturma yolunda bize ilham vermektedir.
Hobson'un iktisadi politika üzerine görüşlerinin temelini, emperyalizm, sınıf çelişkileri ve gelir eşitsizliği gibi konular oluşturur. Ona göre, kapitalizm sürecinde zengin ile fakir arasındaki uçurum her geçen gün daha da derinleşmekte ve bu durum toplumun dengesini bozmaktadır. Bu düşüncesini "redundan işçilik" kavramıyla açıklar; yani, üretken olmayan işçilerin sayısının artması ve bunun sonucunda işsizliğin yükselmesi toplumun genel refahını olumsuz etkilemektedir.
Hobson, iktisadi politikanın temel amacının toplumun ihtiyaçlarını karşılamak ve gelir eşitsizliğini azaltmak olduğunu düşünür. Bu doğrultuda sınıf çelişkilerinin önlenmesi, işçi haklarının korunması ve sosyal yardım politikalarının geliştirilmesi gerektiğini savunur. Ona göre, kapitalizmin en büyük sorunu gelirin adaletsiz dağılımıdır ve bunun düzeltilmesi için devletin etkin bir rol oynaması ve düzenleyici önlemler alması gerekmektedir.
Hobson'un en önemli eserlerinden biri olan "Imperialism: A Study" (Emperyalizm: Bir İnceleme) kitabında ise emperyalizmin ekonomik bir olgu olduğunu ve kapitalizmin doğası gereği ortaya çıktığını savunur. Ona göre, kapitalist ekonomik sistem emperyalizmi teşvik eder çünkü sınırsız bir ekonomik büyümeyi hedefler ve yeni pazar arayışlarına girer. Bu da özellikle sömürgecilik ve emperyalist politikaların gelişmesine yol açar.
Hobson'un iktisadi politika üzerine görüşleri, çağının ötesine geçmiş ve günümüzde de hala geçerliliğini korumaktadır. Gelir eşitsizliği, emperyalizm ve sürdürülebilirlik gibi konular hala dünya genelinde tartışılmakta ve çözüm bulunmaya çalışılmaktadır. Hobson'un eleştirel perspektifi, bu sorunlara farklı bir açıdan yaklaşmamızı sağlayarak, daha adil ve sürdürülebilir bir ekonomik politika oluşturma yolunda bize ilham vermektedir.