Hz. Musa'nın Mısır'dan Kaçışı
Hz. Musa'nın Mısır'dan kaçışı, hem Yahudi hem de İslam inanç geleneğinde önemli bir olaydır. Bu olay, İbranilerin özgürlüğüne kavuşmasının ve Musa'nın peygamberliğinin anahtar anlarından biri olarak kabul edilir.
Musa, İbranilerin Mısır'da köle olarak çalıştığı bir dönemde doğmuştur. Ancak, annesi tarafından bir sepet içinde Nil Nehri'ne bırakılmış ve Firavun'un kızı tarafından bulunup sarayda büyütülmüştür. Yetişkinliğe ulaştığında, Musa'nın bir Mısırlıyı öldürdüğüne tanık olundu ve bu durum, Hz. Musa'nın Mısır'dan kaçışının ilk adımı oldu.
Bu olayın ardından Musa, Midyan'a kaçtı ve orada Tanrı tarafından peygamber olarak atanarak, İbranileri Mısır'dan çıkarması emredildi. Musa, bu görevi kabul etti ve Tanrı'nın halkını özgürleştirmek için Mısır'a döndü.
Firavun, İbranileri serbest bırakmayı reddetti ve bu, Tanrı'nın Mısır'a On Bela göndermesine yol açtı. Her beladan sonra, Musa Firavun'a dönerek İbranilerin serbest bırakılmasını talep etti, ancak Firavun her seferinde kalbini sertleştirdi ve reddetti. Ancak, son bela olan ilk doğanların ölümünden sonra, Firavun sonunda İbranilerin gitmesine izin verdi.
Hz. Musa'nın Mısır'dan kaçışı, Kızıldeniz'in mucizevi bir şekilde yarılarak İbranilerin geçişine izin vermesi ile doruğa ulaştı. Ancak, Firavun ve ordusu İbranileri takip etmeye karar verdiklerinde, deniz kapandı ve tüm Mısırlıları yuttu. Bu, İbranilerin özgürlüğüne kavuştuğu an oldu.
Bu olaylar, Musa'nın liderliğinin ve Tanrı'nın halkına olan bağlılığının belirgin örnekleridir. Hz. Musa'nın Mısır'dan kaçışı, İbranilerin özgürleşmesi ve Tanrı'nın halkına verdiği On Emirlerin kabulü ile birlikte, İbranilerin tarihinde ve dininde dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu nedenle, bu olay, hem Yahudi hem de İslam inanç geleneğinde büyük öneme sahiptir.