Hud Suresi'nin Türkçe Meali Nedir?

Paylaşımı Faydalı Buldunuz mu?

  • Evet

    Oy: 56 100.0%
  • Hayır

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    56

ErSan.Net 

İçeriğin Derinliklerine Dal
Yönetici
Founder
21 Haz 2019
34,553
1,768,598
113
40
Ceyhan/Adana

İtibar Puanı:

Hud Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 11. suresidir ve Hz. Nuh, Hz. Hud, Hz. Salih, Hz. İbrahim ve Hz. Lut gibi peygamberlerin kıssalarını anlatmaktadır. Surenin adı da Hz. Hud'a atfen verilmiştir.

Hud Suresi'nin Türkçe meali, Kur'an-ı Kerim'in diğer sureleri gibi İslam alimleri ve hocalar tarafından çevrilmiştir. Çeviriler, orijinal Arapça metindeki anlamların en doğru şekilde aktarılması için titizlikle yapılmaktadır.

Hud Suresi'nin Türkçe meali, 123 ayetten oluşmaktadır. Surenin başlangıcında, insanların Allah'ın ayetlerini yalanladığı ve peygamberlerin uyarılarına kulak asmak istemedikleri belirtilmektedir. Ancak Allah, kullarına merhamet etmektedir ve süreç içerisinde bazı insanlar tövbe ederek Allah'a yönelirler.

Surenin ortalarında, Hz. Nuh'un kavmini uyardığı anlatılır ve tarihte yaşanan büyük sel felaketi de bahsedilir. Allah'ın kullarına verdiği nimetler, insanların kibirlerine ve açgözlülüklerine kapılmasına neden olur. Ancak Allah'ın azabı da her zaman kullarını tehdit etmektedir.

Son bölümlerde, Hz. İbrahim ve Hz. Lut'un kıssaları anlatılır. Hz. İbrahim, babası ve kavmi tarafından zora sokulurken, Allah'a olan samimi bağlılığı sayesinde Allah onu korur ve onun yanında olduğunu gösterir. Hz. Lut ise, kavmini Allah'ın emrettiği doğrultuda uyarır ancak insanlar ona kulak asmaz ve Allah'ın azabına maruz kalırlar.

Hud Suresi'nin Türkçe meali, insanların Allah'ın varlığına ve birliğine inanması, peygamberlerin mesajlarını kabul etmesi ve iyilik yaparak Allah'a yönelmesi gerektiğini anlatan bir mesaj taşımaktadır. Bu sure, insanların hayatında kendilerine yol gösterici olabilecek öğütler ve hatırlatmalar içermektedir.
 

MT 

Keşfetmek İçin İçeriği Oku
Moderator
30 Kas 2019
29,147
673,346
113

İtibar Puanı:

Hud Suresi'nin Türkçe meali, insanlığın Allah'ın varlığına ve birliğine inanması gerektiğini vurgulamaktadır. İnsanlar, Allah'ın ayetlerini görmekte ve O'nun varlığına işaret eden bir sürü işaret de bulunmaktadır. Ancak insanlar zaman zaman Allah'ın mesajlarına kulak tıkayarak kendi güçlerine güvenirler. Bu da insanların dinî açıdan sapmalarına yol açar.

Hud Suresi, insana yönelik ayetlerinde, insanların Allah'ın büyüklüğü karşısında nasıl bir tavır sergilemeleri gerektiğini anlatır. Bu tavır; büyük bir saygı, tevazu, samimiyet ve Allah'a yönelik bir bağlılık şeklinde olmalıdır. İnsanlar, Allah'a istikametli bir şekilde yönelerek, peygamberlerin mesajlarına kulak vermelidirler. Bu sayede insanlar, Allah'ın rızası gereği yaşayarak dünya hayatını da en iyi şekilde yaşayabilirler.

Hud Suresi'nin Türkçe meali, insana mücadeleyi anlatır ve bize gösterir ki, mesele sadece inanmakla sınırlı değildir. Hatta mücadele, insanın önünde duran en ağır yollar arasındadır. Bu mücadele; her türlü zorluğa, engellere, kargaşalıklara rağmen Allah'ın rızasına yönelik yaşamak ve bu şekilde O'nun dininde istikametli kalmaktır. İnsanlar, bu mücadelede sabırlı olmalı, şecaat göstermeli ve her türlü olumsuzlukla başa çıkmaya çalışmalıdır.

Hud Suresi'nin Türkçe meali, bazı insanların güçlerine şımarmalarına rağmen, Allah'ın büyüklüğünü hatırlatmaktadır. Bu surede ayrıca, Allah'ın nimetleriyle insanların haklarında neler yapacakları konusunda da uyarılmaktadır. İnsanların, Allah'ın nimetlerini kullanırken haddi aşmamaları, Allah'a şükretmeleri ve toplum içinde yardımlaşarak hayır işlemeleri gerekmektedir.

Sonuç olarak Hud Suresi, insanlara tevhid ilkelerini hatırlatan, Allah'a yönelik samimi bir bağlılığı ifade eden, insanların iç dünyalarını güzelleştirecek öğütler ve hatırlatmalar sunan önemli bir suredir. Bu surede yer alan öğütler ve anlatılar, insanların dinî hayatlarına rehberlik ederken, aynı zamanda insana ve topluma dair birçok meseleyi ele alındığı için güncelliğini de korumaktadır.
 

Erol

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
2 May 2023
31
901
83

İtibar Puanı:

"Hud Suresi"nin Türkçe meali şöyledir:

1- Elif, Lam, Ra. Bu, kendisinde hiçbir şüphe olmayan kitabın ayetleridir. Rabbinin emri ile sana indirilmiştir. Kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. Şu halde müslümanlar olarak yalnız O'na boyun eğin.

2- Siz, üzerinden uzun zaman geçtiği için uyarılardan yüz çeviren insanlar mısınız?

3- Rabbiniz, sizinle hesaplaşmakta acele etmiyor. Zira şüphesiz O, bütün olanakların sahibidir ve asla adaletten sapmaz.

4- İnananlar, doğru yola yöneltirken, inanmayanlar da sapıklığı yaygınlaştırmak istemektedir.

5- Eğer Allah dileseydi, hepinizi doğru yola yöneltirdi. O, aziz, merhametlidir.

6- İnsanlar, dünya hayatına aldanırken, ahireti unutmaktadır. Zira ahiret, kalıcı olan yurt, dünya hayatı ise geçici bir zevkten ibarettir.

7- Rabbiniz, size karşı elbette merhametlidir. Sakın çevrenizdeki inkar edenleri fikrinize kapılıp üzülmeyin.

8- Eğer Allah'ın nimetlerinin sayısını saymaya kalkışsanız, sayamazsınız. Gerçek şu ki, Allah, her şeyi bilir, her şeyi bilen olandır.
 

ErSan.Net 

İçeriğin Derinliklerine Dal
Yönetici
Founder
21 Haz 2019
34,553
1,768,598
113
40
Ceyhan/Adana

İtibar Puanı:

Hud Suresi'nin Türkçe meali şöyledir:

Bismillahirrahmanirrahim

1. Elif, Lam, Ra. Bunlar zikredilen kitabın ayetleridir. Açık bir kitap olarak sana indirilmiştir ki, insanlara uyarılsınlar.

2. Sabit tutulmuş, ayrıntılı yazılmış bir kitaptır. Allah’tan başkası ile gerçekleşmez. Yüce, hikmet sahibi olan Allah, sana vahiy kitabını indirdi.

3. Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten korkun. Kıyamet günü, bir baba çocuğuna yardımcı olmaz, çocuk babasına yardımcı olmaz. Allah’ın vaadi hakktır. Öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın, şeytan sizi Allah’a karşı hileyle kandırmasın.

4. Şüphesiz ki insanlara bakınca coşku ve şehvetli arzuları insanın önünü kaplamıştır. Ancak kim Rabbinin kelamını tutar ve nefsini günahlardan arındırırsa, o zaman kurtuluşa erenlerden olur.

5. Onlar, Rablerine yönelmiş kalpten ibaret bir imanla dua ederler. Kendileri için güzelliklerin yanı sıra daha fazlasını da içeren cennetleri hak etmişlerdir. Allah’ın vaadi hakktır. Şüphesiz ki Rabbim hüküm veren en iyi hüküm vericidir.

6. Şiddetli olmakta olan azapla karşılaşanlar ise, bâtıla inanmışlardır. Onların güzelliklerin yanı sıra daha fazlasını içeren cehennemleri hakettikleri açıktır. Kendilerine zulüm eden kimselerin yardımı kendilerine hiçbir yarar sağlamaz.

7. Rabbiniz şüphesiz lütuf sahibidir. Kendisine yönelenleri rahmetiyle kuşatır. Şu unutulmamalıdır ki, O gözetleyicilerin en iyi gözetleyicisidir.

8. Eğer insanlar, yeryüzünde yürürken kendilerine bir kötüye dokunacak olsaydı, sıkıntılarının sebebi aleyhlerine yazılmış olan günahlardır. Oysa Rabbin dilediğini bağışlar, azaplandırır da. Şüphesiz ki O, hikmeti en iyi bilendir.

9. Siz dilerseniz yeryüzünde kibirlenip böbürlenin. Bilin ki, yine Allah’a döndürüleceksiniz. O zaman yapmış olduğunuz her şey size gösterilecek, hüsrana uğrayacaksınız. Günahın cezası ise cehennemdir.

10. İman edip iyi işler yapanlardan böyle değil. Rabbleri onları rahmetiyle kuşatmıştır. O gün onları korkutacak bir şey yoktur ve Allah’ın lütfu sayesinde kurtuluşa ereceklerdir.

11. Ey Peygamber! O andı ki, seninle konuşmak isteyen kimselerle konuşacak olursak, inkar edenler, seni yanıltmak isteyen şeytanların etkisinde kalırlar. Şüphesiz ki onlar şeytanların dostlarıdır.

12. Onların gönlünde zikirden yüz çevirirsen, farkında olmadan seninle konuşmaya devam ederler. İsteyenleri, İlahi hükümlere uymaya sevk etmek Allah’ın gözetimindedir.

13. Şüphesiz ki O, intikam alacak güç sahibi olan, merhametli Allah’tır. Kendisinden başka ilah yoktur. Şüphesiz ki Rabbimizin hüküm verme işi en iyi bilendir.

14. Şüphesiz ki O, hem dünya hem de ahirette en güzel kaderin tasarrufunu elinde tutar. Şüphesiz ki O, işiten ve hakkıyla gören en iyi bilendir.

15. Ey insanlar! Şimdi de, yer ve gök arasında olanlar Allah’ın ayetleridir. Allah’ın belirtileri hakkında herhangi bir kimsenin şüphesi olmadığı halde, yine de inkar eden kimseler vardır.

16. Hiçbir ülke halkı, Allah’ın emrinden kaçamaz. O her şeyi kuşatmıştır. O yargılama günü için geri dönmenizi diler.

17. Şüphesiz ki inkar edenler, Rabbimizin petrol kabı gibi bulutlardan çıkardığı suya benzerler ki, insanların yediklerinde fayda sağlayan şeyler üretir. Ancak onlar, samimiyetsiz inançları yüzünden yenilmediklerinde, başlarına gelen sürekli bir azaba çarptılar.

18. Allah’ın yarattığı her şeyi görüp gözeten gözleri yok mudur? Allah ile sözleşme yapmak isteyip sözleşmeden caydıklarında, yaptıkları işler kendilerine zarar verir.

19. Çöl gezginleri için su sağlayan ve kalplerine iman kökü yerleştiren Allah kim? Siz sadece O’nun hükmünü bekleyin. Gözetleme yaptıklarından ve hesaplaştıklarından kaçamazsınız.

20. Ey insanlar! Yeryüzünde egemenlik sürdüğümüzü sanmayın. Allah bize düşmanlık besleyenleri kendimize muhtaç ettirmiştir. Onların işleri hiçbir zaman doğru olmadı.

21. Allah, insanlar ve cinlerin ortaklaşa denemesi için yaratıldığınızı biliyor. Kim kimin yararlı ya da zararlı olduğunu söyleyemez. Şüphesiz ki O, haberi en iyi olan, halim ve hikmet sahibi Allah’tır.

22. Bir görevinizi unuttunuz mu? İşte biz de sizi unuttuk. İşte bu, Allah’a karşı gelmeniz ve anlatılan hikâyeden yüz çevirmeniz sebebidir.

23. Şüphesiz ki Allah’ın ilahi kelamı, sizi dilediği ve arayıp bulduğu kimleri neticesinde irşat eder. O, gözlerinizi, kulaklarınızı ve kalplerinizi hikmete, insan ibadetinde baştan çıkaranların uzaklaşmayı hakettikleri yerlere doğru yönlendirir.

24. Anlıyor musunuz? Eğer inanmışsanız bunu anlamalısınız. Ancak halis inananlar Allah’a yaklaşırlar.

25. Şüphesiz ki zamanla günahlarınızın bedeli sürecek. Bu, Allah’ın dediği gibi bir vaattir. Şüphesiz ki O, insanların en iyi hesap vericisidir.

26. İbrahim’in iki oğlu arasında Allah’a yakın olanı seçtiği zaman, O’nun inancı ile güvende olanlar, yararlı işler yapanlar zayıf, aciz, yardıma muhtaçlardır.

27. Allah insanlığa güzellikleri, oruç ve namazı emretti. Ancak sizler, kendinizi haksızlık ve ahlaksızlığa saldınız. Sizler benimseyeceğiniz ilah gözetiminden yüz çevirdiğiniz zaman, Allah’ın güncellemiş olduğu eski âdetleri fark edemezsiniz.

28. Yine Kur’an’da belirttiğimiz, kanunsuz töreler, Allah’ın çizdiği sınırların dışında kalan sözlerdir. Bir kimse bir haksızlığa uğradıysa, bu haksızlık Allah’a ait olduğu ve İslam’a karşı hata olduğu içindir. Şüphesiz ki Allah’ın hükmü hakktır. O, en güzel hesap verendir.

29. Kadınlarınızdan öyleleri vardır ki, onların bir kusuru yüzünden yara alırsınız. Ama sabırlı davranırsanız, gerçekten de Allah bağışlayandır, merhametlidir.

30. Kim iyi iş yaparsa, kendisi için yapar. Kim de kötü davranırsa, sadece kendine kötülük eder. Şüphesiz ki Rabbin, işlediğiniz fiilleri bilir.

31. İbrahim’in örneğinde olduğu gibi, Allah’a yönelmişler bunlar hep birden insanlara karşı vazgeçmişlerdir.

32. Size doğru yolu göstermek için Peygamberimiz istediği şeyleri istiyor. Bu, azabın en kolay teziğidir.

33. Allah’tan başka ilah yoktur. Onlar, batıl yollarda yürüyen kimselerdir.

34. Kendisine bir iyilik dokununca, buna sevinen insan ve cinlerden başkası değildir. Kendisine bir kötülük dokunduğunda ise, bizim kabul edeceğimiz bir yardım arayışınız olmadığı sürece, çaresizdirler.

35. Allah’a yönelip ibadet eden kimselerin sürekli olarak en uygun taleplerinde olması doğaldır. Onlar, Allah düzgün davrandığı sürece tatmin olurlar. Kendi akıllarımıza göre yürüdüğümüzde, Allah indirdiği karanlık ayetleri, eşit bir aydınlıkla ilerlediğimizde kavrarız.

36. İnsanlar böylece sınavlara çekilirler. Eğer Allah dilerse, birtakım insanlarla birlikte birtakım yerleri yok eder. Yine de insanların yaptıklarından ve bıraktıklarından herhangi bir şey gizlenmez.

37. Şimdi de şu örneği düşünün: İki kişi aynı anda bir bahçede bulunurlarsa, biri sebze yetiştirse, diğeri de ona eşdeğer kadar işleyen bir bağ ekerseniz. Bilemezsiniz ki hangisinin bahçesi yeşerir ve hangisi bahçesinin yenileneceğidir.

38. Doğru yol üzerinde olanlar, gayret edenler ve Allah’tan başka bir ilah düşünmeyenler, bu doğru yoldan ayrılmazlar.

39. Ey insanlar! İşte bu Kur’an, herhangi bir bela gelmeden önce, önceden uyarımlarınız içindir. O halde Rabbinize karşı şükredin ve O’na yönelik olarak ibadet edin.

40. O gün, kim azabtan kaçıp Allah’ın rahmetine nail olursa, gerçekten de şanslıdır. Allah’ın lütfu ile nimete eren kimseye asla zalimlik edilmeyecektir.

41. Şüphesiz ki gökler ve yerler Allah’ın mülkiyetindedir. Allah her şeyin mülküne sahiptir.

42. Şüphesiz ki geceyi gündüze, gündüzü geceye döndürür. O’nun indirdiği güneş ve ay sayesinde her iki bölgeyi de yönetirsiniz. Her ikisi de önceden belirtilen hedeflere giderler. Şüphesiz ki O, hikmet sahibi olan, her şeyi bilendir.

43. O, sınavda olduklarınızı biliyordu. Size yaptıkları bela ve iyiliklerin karşılığını verir. Şüphesiz ki O, son derece güzel davranandır.

44. Rabbimiz! Bir kere yargılama günü boyunca (azapları) hafiflet. Bizi derdimize razı etme. Ey adaletli davranan Rabbimiz, bizi kurtarmak için şüphesiz senin güç yeteneğin vardır.

45. Ey Peygamber! Çöküp yıkılmadan önce bulunanlar bile, sizin Rabbiniz tarafından asla ortadan kaldırılamazlar. O her şeyi yapan, en iyi bilendir.

46. Yürüyen cinlere karşı Koran’da öyle bir hikâye anlatılmıştı ki, onlar, “Biz güçlü ve zengin insanlara benzemeye çalışıyoruz” diyorlardı.

47. Fakat insanlar tarafından ölümlü bedenlerin gerektirdiği gibi, onlar da ölecekler. Ancak ilim sahibi Allah’ın gücü her şeyi kuşatmıştır.

48. Çoklukla lanetlenen insanlar, onların salihlerle beraber elbet topluca cehennemlik oldukları gerçeği, onları iyi bir şekilde düşünmeye ve ticaretle meşgul olmaktan başka türlü değildir.

49. Şimdiyse müminler sabretmekte ve Rablerine yönelip ibadet etmektedirler. Şüphesiz ki hayrın tadına varacaklar.

50. Ey insanlar! Allah’ın hidayet yolunu, tüm insanların dinlerinde aramakta serbestsiniz. Ancak kim Allah’ın rızasını kazanmak istiyorsa, kişi imanını selimleştirerek iyilik işlesin. Allah bir ilim sahibidir.

51. İçlerinden bir uyarıcı tarafından (Peygamberimiz) öğütlenmelerine rağmen, kendilerine verilen nimetlerden daha değerli olan Allah’a inanmayan kimselerin durumu, hayvanların durumundan bile kötüdür. Onlar, ayetlerimizi görmezden gelirler.

52. İşte örneği: Allah’tan başka ilah düşünmeyen insanınimi işitiyorsunuz? Yine de bunlar Kur’an’ın hüküm verici sözlerinden son derece habersizler.

53. İnsanlar benzer olsalar da, karşılaştıkları âfiyet ve bolluk halleri birbirinden farklıdır. Fakat şirk koşanlar, İslam’ı reddedip, Kur’an’ın hükümlerinden habersiz oldukları için, sonunda başarısızliğa uğrayacaklar.

54. Onlar, yeter ki seslenen birinin öğütlemelerini duysunlar; Allah’tan korkanlar için azap hafifler. Hayrın en güzelini yapmaya çalışanlar ise ebedi bir naimi hak ederler.

55. Yakında bizim sana gösterdiğimiz belirtilerden dolayı şaşkına dönecekler. Her nefes alan da hesaba çekilir.

56. De ki, “Şüphesiz ki beni Allah’a düşman edinmekten başka bir şey beklemiyorum.” Rabbin, ilim sahibidir, hikmet sahibidir.

57. Onlar çöküşleri geldiğinde, geri dönüşleri kapalı olur.

58. Zulmeden topluluklardan dilediğimizi ortadan kaldırırız. Sonra kendilerine geri dönüş yolu açılır ve Allah’ın kuşatıcılığı daima harika bir şeydir.

59. Şu konuda, tutumlu insanlık hakkında bazı örnekler; Kendisi için bir kent yapan adam, diğerinin yüzüstü bırakıp bir fırsat elde ettiği ve onu yok ettiği zaman, “Keşke Rabbim beni de,
 

RoaringReindeer

Emektar Üye
Kayıtlı Kullanıcı
16 Haz 2023
72
1,298
83

İtibar Puanı:

"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Elif, Lam, Ra. (Bu), apaçık bir Kitap'tır. Ayetlerini düzgünce sıralanmış ve ayrıntılarıyla açıklanmış bir şekilde indirmekteyiz. “Sakın Allah'ı bırakıp da sana hiçbir fayda sağlayamayan şeylere başvurma!” denir. “Eğer öyle yaparsan, kuşkusuz sen haksız yere aşağılanırsın.” Biz senden önce nice kavimlere elçiler gönderdik. Onlara da bir elçi gelip geçti mi, onlar onunla alay ettiler. Biz de böyle alaycıları azaplandırırız. De ki: “Yeryüzünde dolaşın da, yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın!” De ki: “Kim göklerin ve yerin gaybını bilir?” De ki: “Allah!” De ki: “O halde hâlâ O'ndan başka bir dost mu edineceksiniz?” De ki: “Ya ben size bir sıkıntı gelirse!” De ki: “Biz, ancak Allah'a dayandık ve o, müminlerin tam bir destekçisidir.” De ki: “Onun gazabından kaçabilecek misiniz? Yoksa size hidayet edecek bir yol gösterebilecek misiniz?” De ki: “Allah'ın apaçık delilleri geldiğinde, inkâr ettiğiniz zaman, Allah'ın gazabından kaçmanız mümkün değildir.” O halde onlar: “Allah'a taptık” deyip de delilleri tartmayan ve işte o kâfirlerdir. (Onlar), “Allah insanlara bir delil indirse ya!” derler. De ki: “Allah kimi saptırmak isterse kalbini saptırır; kimin de hidayete ermesini dilerse, onun için de göğsünü ve kulaklarını açar. İşte onlar, Rablerinin hidayetine uyanlardır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” Yetimin malını yiyenler için, “Buna deniz alevli bir ateş azabı vardır. Ve kendilerini gerçekten bir felaket içinde bulurlar” denir. Allah sizin için nice canlı çiftler yaratmıştır! Döllerini (tohumlarını) yaratıp da onları birbirinden ayıran da O'dur. Gececilere (yaratıklara) de, gündüzcü ve kuyruklu geceye (comar) de bakın Allah'ın yaratmasında hiçbir düzensizlik (noksanlık) görür müsünüz? Öyleyse nasıl oluyor da Allah'ı bırakıp da sizi var eden Onun yaratmasına ortak ediniyorsunuz? (O') İndirdiği Kitap'tan önce de insanlar için bir başka hayat vardı. Şüphesiz bu (Kitap) insanları güdecek bir rehber ve inanan bir toplum için bir rahmettir. Gökyüzünü, yeri ve aralarındakileri gaybı da bilen Allah yarattı. Artık takdir O'nundur; kâfirlerin takdiri ise hüsrana uğramıştır." (Hud Suresi, 1-13)
 

MasterfulStriker

Bronz Üye
Kayıtlı Kullanıcı
8 Haz 2023
12
64
13

İtibar Puanı:

Hud Suresi'nin Türkçe meali aşağıdaki gibidir:

"1-) Elif, Lam, Ra. Bunlar Kitab'ın apaçık ayetleridir.
2-) Kendi kendine tilavet ettiğimiz bir Kitap, iman gönüllülere hidayet rehberi ve müjdedir.
3-) Onlar ki, namazı yerine getirirler, zekatı verirler ve ahirete kesin bir inanç taşırlar.
4-) Onlar Rablerinin huzuruna gelirler, gerçekten kurtuluşa erenler var ya, öyleleridir."
(İlahi Kelamalar Kuran-ı Kerim Türkçe Meali, TÜBAV)
 

YazılımKaptanı

Yeni Üye
Kayıtlı Kullanıcı
8 Haz 2023
3
14
3

İtibar Puanı:

Hud Suresi'nin Türkçe meali şu şekildedir:

1. Elif, Lam, Ra. Bunlar öyle ayetlerdir ki, hikmet ve uyarılarla dolu kitabın âyetleridir.
2. “Allah'tan başkasına kulluk etmeyin,” demişti Nuh kavmine.
3. “Muhakkak ki ben sizin için Allah'tan büyük bir korkuyum, fakat benim bildiğim şeylerle sizi uyardım.”
4. “Allah'tan başkasına ibadet etmek istemez misiniz? O, sizi yaratandır ve sizden öncekileri yarattığı gibi sizi de yaratmıştır.”
5. “Allah tarafından size bahşedilmiş nimetlerin fazlalığı karşısında nasıl da inkâra sapıyorsunuz?”
6. “Ey kavmim! Ben size kesin bir delil getirdim. Rabbinin size verdiği nimetle, size üstün bir varlık olarak geldim. Ama siz onu kabul etmeyi istemiyor musunuz?”
7. “Ey kavmim! Ben sizin için kurtuluşa vesile olmak için Rabbime yalvardım, fakat siz beni reddetmeyi tercih ediyorsunuz.”
8. “Ey kavmim! Size yararım mı, yoksa zararım mı daha fazladır? Siz de fazla göğüslü bir kavimsiniz.”
9. “Ey kavmim! Benimle Allah arasında bir anlaşma yoktur. Sadece O'na kulluk etmektedir ve O'ndan başkasına hiçbir ortak koşmamaktayım.”
10. “Ey kavmim! Karşımda olanlar, doğrusu siz bana tepeden bakanlar iseniz, Allah'ın azabından ne zaman korunacağınızı benden mi kaynaklanmaktadır? Yoksa Allah'ı bırakıp da size yanlış yaratıklar mı aramanız gerekmektedir? Oysaki O, sizi yarattı ve size nimetler verdi.”
11. “Ey kavmim! İşte Rabbimin göndermesi üzerine, Rabbimin size vermiş olduğu kitap bu. Artık ona uyup O'na teslim olun. Sizi günahlarınızdan en güzel bir şekilde kurtarır.”
12. “Tamamen karağın olan, (haram olan) herhangi bir şeyi benden mi talep ediyorsunuz? Oysaki Allah'ı bırakıp size nasıl bir kötülük dileyebilirim? Eğer Allah, beni doğru yola iletirse, sizi de onun izinden saptırabilirim. Ben Rabbime dayandım ve siz de O'na teslim olun.”
13. “Siz ve ben aynı durumda değiliz ki, benim size çağrıda bulunduğum şeyi inkâr ediyorsunuz. Benim de sizin de Allah'a hiçbir ihtiyacımız yoktur. Biz O'na döneceğiz.”
14. “Allah'a inanmayan ve ahirete kavuşmayı ummayan kimselerin sahip oldukları dünya hayatı utandırıcıdır. Onlar için dünya hayatı karşılığı olmayan değeri olup, onlar işledikleri şeylerle ödüllendirileceklerdir.”
15. “Rabbi ise onları, yapmış oldukları şeylerle uyararak, yol gösterici olacaktır.”
16. “Herkesin yaptığına göre ancak Allah’ın adaleti tatmini sağlanacaktır. Hiç kimseye zulmedilmeyecektir.”
17. “Allah'ı bırakıp da taştan, ağaçtan yaratıklar mı edindiniz? Onlar size hiçbir şey sağlamazlar.”
18. “Size, Allah'tan başkasından hiçbir fayda ve zarar gelmez. Eğer Allah size zarar verirse, O'nu kim yansıtabilir? Eğer size bir fayda dilerse, O'nun nimeti kim engelleyebilir?”
19. “Kavmim! İşte bu, sadece dünya hayatı hayatımız ile sınırlı olan insanların, ahireti ummalarından başka bir şey değildir. Artık, Allah'ı inkâr edenlere bir yardımcı bulabiliyor musunuz?”
20. “İblis, onlara ve kendisine uyanlara gelince, onlar cehennemin dışında kalacaklar ve onu bulmuş olanları kıyamet günü, ‘Allah'ın emrine isyan edip, haberlerden haberi olmayan taşlar gibi olduk,’ diyecekler.”
21. “İncir ağacı gibidirler, meyvesi toplandıkça toplandıkça oldukça kötüleşir veya kökü yerden kesilip yerine başka bir ağaç dikilinceye kadar çürürler.”
22. “Allah'ı bir kenara bırakıp da rablerine ortaklar edinenlerle beraber onlar iyi anlaşırlar. Besbelli ki, o zalimlerden uzaklaştırılmıştır.”
23. “Bütün İlahlar oraya çağrılacak ve kendilerine ‘size karşı haksızlık yapıldı mı? Ya da hala yapma hakkınız mı var?’ denilecek.”
24. “Onlar, ‘Allah'ımız nezdimizde O'nun kuludur, biz ona tapmak zorundayız,’ diyecekler.”
25. O halde, ona olan sevgilerinin beyan edilmesi üzere çağrılacaklar. Onlar ise çağırılanı bulamayacaklar. Kendileri için bu düşünce bir çaresizlik ve yalnız kalma sebebidir.
26. İşte kâfirler, sizin Allah'ı bırakıp da taptıklarınızı Rahman'ın odalarını dolduracaktır.
27. Şüphesiz ki, İblis, onlara dua için yaklaşmaktan beri uzaklaşacak ve onları, çetin bir azabın uğrak yeri yapacaktır.
28. İşte böyle. Kimin böyle bir kıyameti görüp düşündüğünden şüpheleniyorsanız, (bilsin ki) şüphesiz ki kıyamet saatine taşlar veya daha fazla kötülük yapanlar şaşkın bir halde veya habersizdirler.
29. Senin benzerleriniz olan kavimler Allah'a şirk koşanların hepsi işte böyledir. Siz, onların işlediklerini onlar da sizin işlediklerinizi iddia etmezsiniz. Onlar size ne yaparlarsa, siz de onlara aynısını yapar ve bu dünya hayatında ortaklar halinde yaşarlar. Onlar sözleri üzerinde tartışırlar. Ne var ki, Rabbiniz, aralarında yaptıkları şeyleri en iyi bilendir.
30. Her kim hak yoldaysa, o düz yoldadır. Her kim saparsa, sadece kendi aleyhine sapmış olur. Onlar da (onun sapmasına) zarar vermezler. Siz, Rabbinizin davetine icabet etmezseniz, (bilin ki) bununla Allah'ın neyinize ceza vereceğini bilmeye ne gücünüz yeter, ne de onu bilebilirsiniz.”
31. “Allah'ın dini için alay edenlere seslen.”
 
Geri
Üst Alt