Hud Suresi'nin Türkçe meali şöyledir:
Bismillahirrahmanirrahim
1. Elif, Lam, Ra. Bunlar zikredilen kitabın ayetleridir. Açık bir kitap olarak sana indirilmiştir ki, insanlara uyarılsınlar.
2. Sabit tutulmuş, ayrıntılı yazılmış bir kitaptır. Allah’tan başkası ile gerçekleşmez. Yüce, hikmet sahibi olan Allah, sana vahiy kitabını indirdi.
3. Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten korkun. Kıyamet günü, bir baba çocuğuna yardımcı olmaz, çocuk babasına yardımcı olmaz. Allah’ın vaadi hakktır. Öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın, şeytan sizi Allah’a karşı hileyle kandırmasın.
4. Şüphesiz ki insanlara bakınca coşku ve şehvetli arzuları insanın önünü kaplamıştır. Ancak kim Rabbinin kelamını tutar ve nefsini günahlardan arındırırsa, o zaman kurtuluşa erenlerden olur.
5. Onlar, Rablerine yönelmiş kalpten ibaret bir imanla dua ederler. Kendileri için güzelliklerin yanı sıra daha fazlasını da içeren cennetleri hak etmişlerdir. Allah’ın vaadi hakktır. Şüphesiz ki Rabbim hüküm veren en iyi hüküm vericidir.
6. Şiddetli olmakta olan azapla karşılaşanlar ise, bâtıla inanmışlardır. Onların güzelliklerin yanı sıra daha fazlasını içeren cehennemleri hakettikleri açıktır. Kendilerine zulüm eden kimselerin yardımı kendilerine hiçbir yarar sağlamaz.
7. Rabbiniz şüphesiz lütuf sahibidir. Kendisine yönelenleri rahmetiyle kuşatır. Şu unutulmamalıdır ki, O gözetleyicilerin en iyi gözetleyicisidir.
8. Eğer insanlar, yeryüzünde yürürken kendilerine bir kötüye dokunacak olsaydı, sıkıntılarının sebebi aleyhlerine yazılmış olan günahlardır. Oysa Rabbin dilediğini bağışlar, azaplandırır da. Şüphesiz ki O, hikmeti en iyi bilendir.
9. Siz dilerseniz yeryüzünde kibirlenip böbürlenin. Bilin ki, yine Allah’a döndürüleceksiniz. O zaman yapmış olduğunuz her şey size gösterilecek, hüsrana uğrayacaksınız. Günahın cezası ise cehennemdir.
10. İman edip iyi işler yapanlardan böyle değil. Rabbleri onları rahmetiyle kuşatmıştır. O gün onları korkutacak bir şey yoktur ve Allah’ın lütfu sayesinde kurtuluşa ereceklerdir.
11. Ey Peygamber! O andı ki, seninle konuşmak isteyen kimselerle konuşacak olursak, inkar edenler, seni yanıltmak isteyen şeytanların etkisinde kalırlar. Şüphesiz ki onlar şeytanların dostlarıdır.
12. Onların gönlünde zikirden yüz çevirirsen, farkında olmadan seninle konuşmaya devam ederler. İsteyenleri, İlahi hükümlere uymaya sevk etmek Allah’ın gözetimindedir.
13. Şüphesiz ki O, intikam alacak güç sahibi olan, merhametli Allah’tır. Kendisinden başka ilah yoktur. Şüphesiz ki Rabbimizin hüküm verme işi en iyi bilendir.
14. Şüphesiz ki O, hem dünya hem de ahirette en güzel kaderin tasarrufunu elinde tutar. Şüphesiz ki O, işiten ve hakkıyla gören en iyi bilendir.
15. Ey insanlar! Şimdi de, yer ve gök arasında olanlar Allah’ın ayetleridir. Allah’ın belirtileri hakkında herhangi bir kimsenin şüphesi olmadığı halde, yine de inkar eden kimseler vardır.
16. Hiçbir ülke halkı, Allah’ın emrinden kaçamaz. O her şeyi kuşatmıştır. O yargılama günü için geri dönmenizi diler.
17. Şüphesiz ki inkar edenler, Rabbimizin petrol kabı gibi bulutlardan çıkardığı suya benzerler ki, insanların yediklerinde fayda sağlayan şeyler üretir. Ancak onlar, samimiyetsiz inançları yüzünden yenilmediklerinde, başlarına gelen sürekli bir azaba çarptılar.
18. Allah’ın yarattığı her şeyi görüp gözeten gözleri yok mudur? Allah ile sözleşme yapmak isteyip sözleşmeden caydıklarında, yaptıkları işler kendilerine zarar verir.
19. Çöl gezginleri için su sağlayan ve kalplerine iman kökü yerleştiren Allah kim? Siz sadece O’nun hükmünü bekleyin. Gözetleme yaptıklarından ve hesaplaştıklarından kaçamazsınız.
20. Ey insanlar! Yeryüzünde egemenlik sürdüğümüzü sanmayın. Allah bize düşmanlık besleyenleri kendimize muhtaç ettirmiştir. Onların işleri hiçbir zaman doğru olmadı.
21. Allah, insanlar ve cinlerin ortaklaşa denemesi için yaratıldığınızı biliyor. Kim kimin yararlı ya da zararlı olduğunu söyleyemez. Şüphesiz ki O, haberi en iyi olan, halim ve hikmet sahibi Allah’tır.
22. Bir görevinizi unuttunuz mu? İşte biz de sizi unuttuk. İşte bu, Allah’a karşı gelmeniz ve anlatılan hikâyeden yüz çevirmeniz sebebidir.
23. Şüphesiz ki Allah’ın ilahi kelamı, sizi dilediği ve arayıp bulduğu kimleri neticesinde irşat eder. O, gözlerinizi, kulaklarınızı ve kalplerinizi hikmete, insan ibadetinde baştan çıkaranların uzaklaşmayı hakettikleri yerlere doğru yönlendirir.
24. Anlıyor musunuz? Eğer inanmışsanız bunu anlamalısınız. Ancak halis inananlar Allah’a yaklaşırlar.
25. Şüphesiz ki zamanla günahlarınızın bedeli sürecek. Bu, Allah’ın dediği gibi bir vaattir. Şüphesiz ki O, insanların en iyi hesap vericisidir.
26. İbrahim’in iki oğlu arasında Allah’a yakın olanı seçtiği zaman, O’nun inancı ile güvende olanlar, yararlı işler yapanlar zayıf, aciz, yardıma muhtaçlardır.
27. Allah insanlığa güzellikleri, oruç ve namazı emretti. Ancak sizler, kendinizi haksızlık ve ahlaksızlığa saldınız. Sizler benimseyeceğiniz ilah gözetiminden yüz çevirdiğiniz zaman, Allah’ın güncellemiş olduğu eski âdetleri fark edemezsiniz.
28. Yine Kur’an’da belirttiğimiz, kanunsuz töreler, Allah’ın çizdiği sınırların dışında kalan sözlerdir. Bir kimse bir haksızlığa uğradıysa, bu haksızlık Allah’a ait olduğu ve İslam’a karşı hata olduğu içindir. Şüphesiz ki Allah’ın hükmü hakktır. O, en güzel hesap verendir.
29. Kadınlarınızdan öyleleri vardır ki, onların bir kusuru yüzünden yara alırsınız. Ama sabırlı davranırsanız, gerçekten de Allah bağışlayandır, merhametlidir.
30. Kim iyi iş yaparsa, kendisi için yapar. Kim de kötü davranırsa, sadece kendine kötülük eder. Şüphesiz ki Rabbin, işlediğiniz fiilleri bilir.
31. İbrahim’in örneğinde olduğu gibi, Allah’a yönelmişler bunlar hep birden insanlara karşı vazgeçmişlerdir.
32. Size doğru yolu göstermek için Peygamberimiz istediği şeyleri istiyor. Bu, azabın en kolay teziğidir.
33. Allah’tan başka ilah yoktur. Onlar, batıl yollarda yürüyen kimselerdir.
34. Kendisine bir iyilik dokununca, buna sevinen insan ve cinlerden başkası değildir. Kendisine bir kötülük dokunduğunda ise, bizim kabul edeceğimiz bir yardım arayışınız olmadığı sürece, çaresizdirler.
35. Allah’a yönelip ibadet eden kimselerin sürekli olarak en uygun taleplerinde olması doğaldır. Onlar, Allah düzgün davrandığı sürece tatmin olurlar. Kendi akıllarımıza göre yürüdüğümüzde, Allah indirdiği karanlık ayetleri, eşit bir aydınlıkla ilerlediğimizde kavrarız.
36. İnsanlar böylece sınavlara çekilirler. Eğer Allah dilerse, birtakım insanlarla birlikte birtakım yerleri yok eder. Yine de insanların yaptıklarından ve bıraktıklarından herhangi bir şey gizlenmez.
37. Şimdi de şu örneği düşünün: İki kişi aynı anda bir bahçede bulunurlarsa, biri sebze yetiştirse, diğeri de ona eşdeğer kadar işleyen bir bağ ekerseniz. Bilemezsiniz ki hangisinin bahçesi yeşerir ve hangisi bahçesinin yenileneceğidir.
38. Doğru yol üzerinde olanlar, gayret edenler ve Allah’tan başka bir ilah düşünmeyenler, bu doğru yoldan ayrılmazlar.
39. Ey insanlar! İşte bu Kur’an, herhangi bir bela gelmeden önce, önceden uyarımlarınız içindir. O halde Rabbinize karşı şükredin ve O’na yönelik olarak ibadet edin.
40. O gün, kim azabtan kaçıp Allah’ın rahmetine nail olursa, gerçekten de şanslıdır. Allah’ın lütfu ile nimete eren kimseye asla zalimlik edilmeyecektir.
41. Şüphesiz ki gökler ve yerler Allah’ın mülkiyetindedir. Allah her şeyin mülküne sahiptir.
42. Şüphesiz ki geceyi gündüze, gündüzü geceye döndürür. O’nun indirdiği güneş ve ay sayesinde her iki bölgeyi de yönetirsiniz. Her ikisi de önceden belirtilen hedeflere giderler. Şüphesiz ki O, hikmet sahibi olan, her şeyi bilendir.
43. O, sınavda olduklarınızı biliyordu. Size yaptıkları bela ve iyiliklerin karşılığını verir. Şüphesiz ki O, son derece güzel davranandır.
44. Rabbimiz! Bir kere yargılama günü boyunca (azapları) hafiflet. Bizi derdimize razı etme. Ey adaletli davranan Rabbimiz, bizi kurtarmak için şüphesiz senin güç yeteneğin vardır.
45. Ey Peygamber! Çöküp yıkılmadan önce bulunanlar bile, sizin Rabbiniz tarafından asla ortadan kaldırılamazlar. O her şeyi yapan, en iyi bilendir.
46. Yürüyen cinlere karşı Koran’da öyle bir hikâye anlatılmıştı ki, onlar, “Biz güçlü ve zengin insanlara benzemeye çalışıyoruz” diyorlardı.
47. Fakat insanlar tarafından ölümlü bedenlerin gerektirdiği gibi, onlar da ölecekler. Ancak ilim sahibi Allah’ın gücü her şeyi kuşatmıştır.
48. Çoklukla lanetlenen insanlar, onların salihlerle beraber elbet topluca cehennemlik oldukları gerçeği, onları iyi bir şekilde düşünmeye ve ticaretle meşgul olmaktan başka türlü değildir.
49. Şimdiyse müminler sabretmekte ve Rablerine yönelip ibadet etmektedirler. Şüphesiz ki hayrın tadına varacaklar.
50. Ey insanlar! Allah’ın hidayet yolunu, tüm insanların dinlerinde aramakta serbestsiniz. Ancak kim Allah’ın rızasını kazanmak istiyorsa, kişi imanını selimleştirerek iyilik işlesin. Allah bir ilim sahibidir.
51. İçlerinden bir uyarıcı tarafından (Peygamberimiz) öğütlenmelerine rağmen, kendilerine verilen nimetlerden daha değerli olan Allah’a inanmayan kimselerin durumu, hayvanların durumundan bile kötüdür. Onlar, ayetlerimizi görmezden gelirler.
52. İşte örneği: Allah’tan başka ilah düşünmeyen insanınimi işitiyorsunuz? Yine de bunlar Kur’an’ın hüküm verici sözlerinden son derece habersizler.
53. İnsanlar benzer olsalar da, karşılaştıkları âfiyet ve bolluk halleri birbirinden farklıdır. Fakat şirk koşanlar, İslam’ı reddedip, Kur’an’ın hükümlerinden habersiz oldukları için, sonunda başarısızliğa uğrayacaklar.
54. Onlar, yeter ki seslenen birinin öğütlemelerini duysunlar; Allah’tan korkanlar için azap hafifler. Hayrın en güzelini yapmaya çalışanlar ise ebedi bir naimi hak ederler.
55. Yakında bizim sana gösterdiğimiz belirtilerden dolayı şaşkına dönecekler. Her nefes alan da hesaba çekilir.
56. De ki, “Şüphesiz ki beni Allah’a düşman edinmekten başka bir şey beklemiyorum.” Rabbin, ilim sahibidir, hikmet sahibidir.
57. Onlar çöküşleri geldiğinde, geri dönüşleri kapalı olur.
58. Zulmeden topluluklardan dilediğimizi ortadan kaldırırız. Sonra kendilerine geri dönüş yolu açılır ve Allah’ın kuşatıcılığı daima harika bir şeydir.
59. Şu konuda, tutumlu insanlık hakkında bazı örnekler; Kendisi için bir kent yapan adam, diğerinin yüzüstü bırakıp bir fırsat elde ettiği ve onu yok ettiği zaman, “Keşke Rabbim beni de,