Hint felsefesi, Hindistan'ın tarihine ve kültürüne derin bir şekilde kök salmış olan Vedik döneme dayanmaktadır. Vedik dönem, M.Ö. 1500 ila M.Ö. 500 yılları arasında Hint-Avrupa kökenli Aryalılar tarafından yönetilen ve yaşanılan bir dönemdir. Bu dönemde, Vedalar olarak da bilinen kutsal metinler yazıya dökülmüş ve Rigveda, Samaveda, Yajurveda ve Atharvaveda adlarıyla dört büyük bölüme ayrılmıştır.
Vedalar, Hint felsefesinin temelini oluşturan metafizik, etik ve ritüel konularını ele alır. Ayrıca, vedik dönemde önemli bir felsefi akım olan Brahmanizm de ortaya çıkmıştır. Brahmanizm, Brahma (evrenin yaratıcısı ve sürdürücüsü) inancıyla birleşerek karmaşık ritüeller ve kavramlar üzerine odaklanmıştır.
Daha sonraki yüzyıllarda, Vedik dönemin felsefi düşünceleri gelişmiş ve değişmiştir. Upanişadlar olarak bilinen metinler, Hindu felsefesinin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamıştır. Upanişadlar, kişinin Brahman (evrende var olan evrensel ruh) ile birleşmesini ve bireyin kendini-geliştirme sürecini vurgular. Bu dönemde felsefede karma (eylemlerin sonuçları) ve reenkarnasyon gibi kavramlar da ortaya çıkmıştır.
Sonraki yıllarda, Buddha'nın öğretileri ve Jainizm gibi dini ve felsefi sistemler de Hint felsefesini şekillendirmiştir. Buddha, insanın acılarından kurtuluşun yolunu keşfetmeye çalışırken, Jainizmde ise ahimsa (şiddetsizlik) prensibi ve karma kavramı önem kazanmıştır.
Hint felsefesi ayrıca, Yoga Sutrası gibi metinlerle de ilerlemiştir. Yoga Sutrası, canlıların mutluluğa ulaşmasını sağlayan bir yol olarak yoga pratiğini ve meditasyonunu açıklar.
Bu şekilde, Vedik dönemin temelleri üzerinde şekillenen ve diğer dini, felsefi ve spiritüel öğretilerle etkilenen Hint felsefesi zamanla ortaya çıkmıştır. Hint felsefesi, bugün hala büyük bir etkiye sahip olup, Hinduizm, Budizm, Civaizm ve Cinalar gibi farklı inanç sistemlerinin temellerini oluşturmuştur.