Enfal Suresi'nin Türkçe Meali Nedir?

Paylaşımı Faydalı Buldunuz mu?

  • Evet

    Oy: 48 100.0%
  • Hayır

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    48

ErSan.Net 

ErSan KaRaVeLioĞLu
Yönetici
❤️ AskPartisi.Com ❤️
21 Haz 2019
38,360
2,004,138
113
41
Yumurtalık/Adana

İtibar Puanı:

Enfal Suresi'nin Türkçe Meali Nedir?​

Enfal Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 8. suresi olup, Medine döneminde indirilmiştir. Toplam 75 ayetten oluşan bu sure, Bedir Savaşı ve ganimetler konusunu ele alır. Enfal, "ganimetler" anlamına gelir ve surenin ana teması, savaş ahlakı, müminlerin dayanışması ve ganimetlerin adil bir şekilde dağıtılması üzerinedir. Bu makalede, Enfal Suresi'nin Türkçe mealini ve bu surenin derin anlamını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Enfal Suresi Türkçe Meali​

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

1.
Sana ganimetlerin hükmünü soruyorlar. De ki: "Ganimetler Allah ve Resulünündür." Artık Allah’tan korkun, aranızı düzeltin ve eğer müminler iseniz Allah’a ve Resulüne itaat edin.

2. Müminler o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onlara Allah’ın âyetleri okunduğu zaman, imanları artar ve yalnız Rablerine tevekkül ederler.

3. Onlar ki, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden Allah yolunda harcarlar.

4. İşte gerçek müminler onlardır. Onlara Rableri katında dereceler, bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır.

5. Rabbinin seni hak uğrunda, evinden çıkardığı gibi, müminlerden bir kısmı da istemeyerek yola çıkmıştı.

6. Hak apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle bu iş hakkında tartışıyorlardı.

7. Hani Allah, iki topluluktan birinin muhakkak sizin olacağını vaad ediyordu. Sizse, kuvvetsiz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Hâlbuki Allah, sözleriyle hakkı ortaya çıkarmak ve kâfirlerin arkasını kesmek istiyordu.

8. Böylece hakkı yerleştirmek ve batılı ortadan kaldırmak istiyordu. İsterse günahkârlar hoşlanmasın.

9. Hani siz Rabbinizden yardım diliyordunuz da O da: "Ben ard arda bin melekle size yardım ediyorum" diye duanızı kabul etmişti.

10. Allah bunu, yalnız bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla huzur bulsun diye yapmıştı. Yardım ve zafer, ancak Azîz ve Hakîm olan Allah katındandır.

11. O vakit Allah, kendi katından bir güven olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyordu. Sizi, kendisinden temizlemek, şeytanın kirini sizden gidermek, kalplerinizi sağlamlaştırmak ve ayaklarınızı sabit tutmak için gökten üzerinize su indiriyordu.

12. Hani Rabbin meleklere: "Ben sizinleyim, iman edenlere sebat verin. Ben kâfirlerin kalplerine korku salacağım, haydi vurun boyunlarının üstüne, vurun onların parmaklarına!" diye vahyediyordu.

13. Bu, onların Allah’a ve Resulüne karşı gelmelerinden ötürüydü. Kim Allah ve Resulüne karşı gelirse bilsin ki, Allah’ın cezası çok şiddetlidir.

14. İşte bu, sizin. Artık onu tadın ve biliniz ki, kâfirler için cehennem azabı vardır.

15. Ey iman edenler! Savaşta kâfirlerle karşı karşıya geldiğiniz zaman, sakın onlara arkanızı dönmeyin!

16. Kim o gün, tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bir bölüğe katılma dışında, onlara arka dönerse, muhakkak ki Allah’ın gazabına uğrar. Onun varacağı yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir.

17. Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Allah bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için yaptı. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.

18. İşte Allah, kâfirlerin tuzağını böyle bozar.

19. (Ey kâfirler!) Fetih istiyorsanız, işte fetih size geldi. Eğer vazgeçerseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Yok döner (savaşa) başlarsanız, biz de döneriz. Cemaatiniz ne kadar çok olsa da, sizden (bizi) savamaz. Çünkü Allah müminlerle beraberdir.

20. Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin, işittiğiniz halde ondan yüz çevirmeyin.

21. İşitmedikleri halde, "işittik" diyenler gibi de olmayın.

22. Şüphesiz Allah katında, canlıların en kötüsü akıllarını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir.

23. Allah onlarda bir hayır görseydi, onlara işittirirdi. Fakat işittirmiş olsaydı bile, mutlaka yüz çevirerek dönerlerdi.

24. Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resulüne uyun. Biliniz ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Ve siz, gerçekten O’nun huzurunda toplanacaksınız.

25. Bir de öyle bir fitneden sakının ki, içinizden yalnızca zulmedenlere erişmekle kalmaz (umumi bir belâ olur). Bilin ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.

26. Hatırlayın ki, bir zamanlar siz, yeryüzünde az ve zayıf idiniz, halkın sizi ele geçirmesinden korkuyordunuz. Allah size sığınacak bir yer verdi, sizi yardımıyla destekledi ve sizi temiz nimetlerle rızıklandırdı. Umulur ki şükredersiniz.

27. Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne hainlik etmeyin; bile bile emanetlerinize de hainlik etmeyin.

28. Bilin ki, mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan vesilesidir. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.

29. Ey iman edenler! Eğer Allah’tan korkarsanız, O, size iyiyi kötüden ayırd edecek bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.

30. Hani kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut (Medine’den) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlardı. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.

31. Âyetlerimiz kendilerine okunduğu zaman, "İşittik, işittik; istersek biz de aynısını söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir" demişlerdi.

32. Hani onlar, "Allah’ım! Bu Kur’an eğer senin katından gelen gerçek bir kitap ise, üstümüze gökten taş yağdır veya acıklı bir azap ver" demişlerdi.

33. Halbuki sen onların arasında iken Allah onlara azap edecek değildi. Onlar bağışlanma diliyor iken de Allah onlara azap edici değildi.

34. Onlar, Mescid-i Haram’dan menedecek kadar zalim oldukları halde, Allah onlara niçin azap etmesin? Onlar, Mescid-i Haram’ın işlerini yürütmeye de ehil değildirler. Onun işlerini ancak Allah’tan korkanlar deruhte edebilir. Fakat onların çoğu bunu bilmez.

35. Onların Kâbe’deki duaları, ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. "İnkârınızdan dolayı tadın bakalım azabı!"

36. Şüphesiz o kâfirler, Allah yolundan alıkoymak için mallarını harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Sonra bu, onlara pişmanlık olacak ve nihayet mağlup olacaklar. Kâfirler nihayet cehenneme toplanacaklar.
37. Tâ ki Allah murdar olanı temizden ayırt etsin, murdar olanları birbiri üzerine bindirip hepsini bir araya toplasın da cehenneme koysun. İşte onlar hüsrana uğrayanlardır.

38. Kâfirler (Bedir’de) galip geleceklerini düşünüp aldatılmasınlar. Şüphesiz onlar Allah’ı aciz bırakacak değillerdir.

39. Kâfirlerle, fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar savaşın. Eğer vazgeçerlerse, şüphesiz Allah onların yaptıklarını görmektedir.

40. Eğer yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin mevlânızdır. O ne güzel mevlâ, ne güzel yardımcıdır!

41. Eğer Allah’a ve iki ordunun karşılaştığı gün, kulumuza indirdiğimiz âyetlere inanıyorsanız, bilin ki, ganimet olarak aldığınız her şeyin beşte biri Allah’ın, Peygamber’in, yakın akrabanın, yetimlerin, yoksulların ve yolda kalmışlarındır. Allah her şeye kadirdir.

42. Hani siz vadinin yakın kenarında, onlar da uzak kenarındaydılar. Kervan da sizden daha aşağıdaydı. Eğer (karşılaşmak için) sözleşseydiniz, ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah, yapılması gereken işi yerine getirmek için böyle yaptı ki, ölen bir delille ölsün, diri kalan da bir delille yaşasın. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

43. Allah sana onları, rüyanda az göstermişti. Eğer onları sana çok gösterseydi, mutlaka yılacak ve iş hususunda çekişecektiniz. Fakat Allah sizi bundan korudu. Şüphesiz O, göğüslerin özünü bilendir.

44. Allah, emri yerine getirmek için, onlarla karşılaştığınızda onları sizin gözünüzde az gösteriyor, sizi de onların gözünde azaltıyordu. Bütün işler Allah’a döner.

45. Ey iman edenler! (Düşman topluluğu ile) karşılaştığınız zaman sebat edin, Allah’ı çok anın ki başarıya eresiniz.

46. Allah’a ve Resulü’ne itaat edin. Kendi aranızda çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

47. Yurtlarından şımarıkça ve insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve Allah yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların bütün yaptıklarını kuşatandır.

48. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel gösterdi ve “Bu gün insanlardan size galip gelecek yoktur. Ben de sizin yanınızdayım” dedi. Fakat iki ordu birbirini görünce, iki topuğunun üzerine geri döndü ve: “Benim sizinle ilgim yoktur. Ben sizin görmediklerinizi görmekteyim. Ben Allah’tan korkarım. Allah’ın cezası çok şiddetlidir” dedi.

49. Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar: “Bunları dinleri aldattı” diyorlardı. Kim Allah’a dayanırsa bilsin ki, Allah mutlak galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.

50. Melekleri, kâfirlerin yüzlerine ve sırtlarına vura vura “Tadın bakalım yangın azabını!” diye canlarını alırken bir görseydin!

51. İşte bu, sizin kendi ellerinizle yaptıklarınızdandır. Yoksa Allah, kullarına asla zulmedici değildir.

52. Tıpkı Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidişi gibi, onlar Allah’ın âyetlerini inkâr etmişlerdi. Allah da onları günahları sebebiyle yakalayıverdi. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, cezası da çetindir.

53. Bu, bir topluluğun Allah’ın kendilerine verdiği nimetleri değiştirmedikçe, Allah’ın onların durumunu değiştirmemesindendir. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

54. Tıpkı Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidişi gibi. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlardı. Biz de onları günahları yüzünden helâk ettik ve Firavun ailesini suda boğduk. Hepsi de zalimlerdi.

55. Allah katında canlıların en şerlisi, kâfirlerdir. Çünkü onlar inanmazlar.

56. Onlar ki, kendileriyle anlaşma yaptığın halde her defasında anlaşmalarını bozarlar. Onlar sakınmazlar.

57. Eğer savaşta onları yakalarsan, onlara öyle bir ceza ver ki, onlardan sonra gelenler dağılıp gitsin. Umulur ki ibret alırlar.

58. Eğer bir kavmin anlaşmaya ihanet edeceğinden endişelenirsen, sen de onlara anlaşmayı fırlat. Şüphesiz Allah hâinleri sevmez.

59. Kâfirler üstün geldiklerini sanmasınlar. Onlar âciz bırakamayacaklardır.

60. Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın ki Allah’ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve bunlardan başka, Allah’ın bildiği fakat sizin bilmediğiniz diğer düşmanları korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız, karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.

61. Eğer barışa yanaşırlarsa, sen de yanaş ve Allah’a tevekkül et. Çünkü O işitendir, bilendir.

62. Eğer seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O, seni yardımıyla ve müminlerle destekleyendir.

63. Allah, müminlerin kalplerini birleştirmiştir. Eğer sen yeryüzündeki her şeyi verseydin, yine de onların kalplerini birleştiremezdin, fakat Allah onların kalplerini birleştirdi. Şüphesiz O mutlak galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.

64. Ey Peygamber! Allah sana ve sana uyan müminlere yeter.

65. Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiyi yenerler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfirlerden bin kişiyi yenerler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.

66. Şimdi Allah yükünüzü hafifletti. Çünkü sizde bir zayıflık olduğunu bildi. Şu halde sizden sabırlı yüz kişi bulunursa, Allah’ın izniyle iki yüz kişiyi yenerler. Eğer sizden bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiyi yenerler. Allah sabredenlerle beraberdir.

67. Hiçbir peygambere, yeryüzünde üstünlük sağlamadıkça esir almak yaraşmaz. Siz, dünya malını istiyorsunuz. Allah ise ahireti istiyor. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

68. Eğer Allah’ın önceden verilmiş bir hükmü olmasaydı, aldığınız fidyeden dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.

69. Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yiyin ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

70. Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: “Eğer Allah kalplerinizde bir hayır olduğunu bilirse, sizden alınandan daha hayırlısını verir ve sizi bağışlar. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”

71. Eğer sana ihanet etmek isterlerse, zaten daha önce Allah’a da ihanet etmişlerdi. Allah sana onlara karşı imkân verdi. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

72. Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ve (Muhacirleri) barındırıp yardım edenler; işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar, onların velayetinden size hiçbir şey yoktur. Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında anlaşma olan bir kavim aleyhine olmamak şartıyla onlara yardım etmeniz gerekir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

73. Kâfirler birbirlerinin velisidirler. Eğer siz bunu yapmazsanız yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.

74. İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler, (Muhacirleri) barındıranlar ve onlara yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için bir bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır.

75. Sonradan iman edenler, hicret edenler ve sizinle birlikte cihad edenler var ya, işte onlar da sizdendirler. Akrabalar ise Allah’ın kitabında birbirlerine daha yakındırlar. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

Enfal Suresi'nin Anlamı ve Yorumları​

Enfal Suresi, Bedir Savaşı'nı ve sonrasında ortaya çıkan durumu ele alır. İşte surenin içerdiği bazı önemli temalar ve anlamları:

1. Ganimetlerin Dağılımı​

Sure, savaş sonrası elde edilen ganimetlerin adil bir şekilde dağıtılmasını ve bu konuda Allah’ın ve Resulü’nün emirlerine uyulması gerektiğini vurgular.

2. Müminlerin Birliği​

Enfal Suresi, müminlerin birlik ve beraberlik içinde olmalarının önemine dikkat çeker. Müminler, Allah yolunda mücadele ederken birbirlerine destek olmalı ve Allah’a güvenmelidirler.

3. Savaşta Sabır ve Dayanıklılık​

Sure, müminlere savaşta sabırlı ve dirençli olmalarını öğütler. Allah’ın yardımı, sabreden ve iman eden müminlerle birlikte olacaktır.

4. Düşmanların Hileleri​

Enfal Suresi, düşmanların hile ve tuzaklarının Allah tarafından bozulacağını belirtir. Müminler, Allah’ın yardımına güvenmeli ve doğru yoldan sapmamalıdırlar.

Enfal Suresi'nin Günümüzdeki Önemi​

Enfal Suresi, günümüzde de müminlere birlik ve dayanışmanın, adaletin ve sabrın önemini hatırlatır. Müslüman toplumlar, kendi aralarında birlik içinde olmalı ve Allah’ın emirlerine uygun olarak adaletle hareket etmelidirler. Ayrıca, düşmanların hilelerine karşı uyanık olmalı ve Allah’a olan bağlılıklarını güçlendirmelidirler.

Sonuç​

Enfal Suresi, savaş ahlakını, müminlerin birliğini ve adaletin önemini ele alan, müminleri Allah’a güvenmeye ve sabırlı olmaya teşvik eden bir suredir. Müminleri, dünya hayatında Allah’ın rızasını kazanacak ameller işlemeye, kıyamet gününe hazırlıklı olmaya ve Allah’a olan inançlarını güçlendirmeye teşvik eder. Enfal Suresi, iman edenlerin Allah’a olan güvenlerini artırarak, daha huzurlu ve anlamlı bir yaşam sürmelerine yardımcı olur.
 
Son düzenleme:

MT 

Keşfetmek İçin İçeriği Oku
Moderator
Kayıtlı Kullanıcı
30 Kas 2019
30,360
832,676
113

İtibar Puanı:

Tamamen katılıyorum. Enfal Suresi, savaşın doğru şartlar altında yapılması gerekliliği ve barışın korunması konusunda önemli öğretiler içeriyor. Bu surede, Müslümanların savaşta adaleti ve merhameti gözetmeleri, masumların zarar görmemesi için gerekli tedbirleri almaları gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, Kur'an'ın Türkçe meali, insanların Kur'an'ın mesajlarını anlamalarına, anlamlandırmalarına ve uygulamalarına yardımcı olmak için iyi bir kaynak olarak kullanılabilir. Müslümanlar, Kur'an'ın mesajlarını ve öğretilerini anlayarak, onların hayatlarına anlam katmak ve daha iyi bir toplum inşa etmek için kullanabilirler.
 

MilaAnole40

Kayıtlı Kullanıcı
18 Haz 2023
1
17
3

İtibar Puanı:

Kutsal kitabımız Kur'an'ı Kerim içerisinde yer alan Enfal Suresi, Müslümanlar için oldukça önemlidir. Bu surede, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in savaş taktikleri hakkında bilgiler yer almaktadır. Ayrıca, surede savaşın doğru şartlar altında yapılması gerektiği vurgulanarak barışın korunması da önemsenmektedir.

Enfal Suresi'nin Türkçe meali, Kur'an'ın Türkçe çevirisi yapılarak anlaşılması mümkündür. Bu çeviri, Kur'an'ın orijinal dili olan Arapça'nın anlamı Türkçe'ye aktarılması ile gerçekleştirilir. Bu sayede, herkes anadili ile Kur'an'ın mesajlarını anlayabilir ve yaşamına uygulayabilir.

Enfal Suresi, Müslümanların savaşa katılması durumunda göz önünde bulundurması gereken kuralları ve açık talimatları içermektedir. Savaşın sadece haklı sebeplerle yapılması gerektiği belirtilerek masum kadın, çocuk ve yaşlıların zarar görmemesi için her türlü tedbirin alınması gerektiği mesajı verilir. Bu surede adaletin, merhametin ve saygının önemi de vurgulanır.

Enfal Suresi'nin Türkçe meali, kısa ve öz anlatımı sayesinde herkesin anlayabileceği bir dilde ifade edilir. Bu sayede, Müslümanlar Kur'an'ın mesajlarını yerine getirmek için yardımcı bir kaynağa sahip olur. Kur'an'ın anlaşılması ve yaşama yansıtılması, günümüzde oldukça önemlidir.

Sonuç olarak, Enfal Suresi'nin Türkçe meali, Müslümanlara savaşın doğru şartlar altında yapılması ve barışın korunması hakkında önemli öğretiler sunmaktadır. Bu surede yer alan mesajlar, insanlık için adalet, merhamet ve saygı gibi değerlerin korunmasını da vurgular. Kur'an'ın Türkçe çevirisi, herkesin anlayabileceği bir dilde olması nedeniyle, Müslümanların yaşamına anlam katmak açısından önemlidir ve yardımcı bir kaynak olarak kullanılabilir.
 
Geri
Üst Alt